Sizlerinde çok iyi bildiği gibi…
Özellikle 2 li yılların hemen öncesinde ve sonrasında yaşanan global ekonomik sıkıntılar… Şirketlerimizin artık; ürün, servis ve hizmetlerini satabilmeleri için, daha çok mücadele etmek zorunda olduklarını gösteriyor.
Bu engebeli ve çok zorlu koşullarda geri kalmamak için de; daha kısa sürede ve daha düşük fiyatlarla farklılıklar yaratarak, mevcut müşterilere daha iyi ürün ve hizmetler sunmak… Ve de yeni müşteriler elde etmek için etik rekabet kuralları çerçevesinde gereken her şeyi yapmak, özellikle gelişmekte olan şirketlerimizin – Olmazsa olmazı!..
Bu nokta da özellikle kurumsallaşma yolunda katma değerli stratejilerle yani harcadıklarından daha fazlasını kazanarak, yollarına devam etmek isteyen ve bu tür değişime yönelmek ihtiyacı hisseden Şirketlerin, ilk akıllarına gelen çözümlerden birisinin; bir çözüm ortağı olarak ciddi anlamda “Yönetim Danışmanlığı Şirketleri”nden veya çeşitli vasıflara haiz “Danışman”lardan destek aramaları… şeklinde olması da, son derece doğal!..
1970 li yıllardan bu yana, reklamcılık ve halkla ilişkiler sektörleri başta olmak üzere… Çok çeşitli statülerle ve üst düzeylerde, iş dünyasının hep içinde olan emekli bir danışman olarak; işlerini çok doğru olarak yapanlarını tenzih ederek belirtmek gerekirse, emekli dostlarım bana kızmasınlar ama, ülkemizde son yıllarda yaşanan “Danışman” sayısındaki patlama da, bundan olsa gerek… ☺ diye düşünüyorum.
Latifeyi bir kenara bırakıp, tekrar konumuza dönecek olursak…
Kurumsal Yönetim Danışmanlığı’nı; bu hizmeti alan “Şirketler” için, şu sıralar televizyonlarda izlediğimiz sigorta reklamlarından hatırlayacağınız şekilde uzman bir “Dış Ses” ve “Dış Göz” olarak nitelemek… çok doğru bir yaklaşım olacaktır. (Ki, doğrudur!..)
Ülke olarak “Turquality Projesi” yani; Türkiye’nin uluslararası pazarlarda, kendi markalarıyla ayakta durabilen global bir oyuncu olması amacıyla ve ’10 Yılda 10 Dünya Markası’ yaratmak vizyonuyla oluşturulan destek platformu projesi başta olmak üzere, 2020 li yıllarda minimum 500 Milyon $ ihracat hedefinin aktörleri arasında yer almayı düşünen tüm ‘Şirketlerimiz’ için, “Kurumsal Yönetim Danışmanlığı Desteği”… Bizlere göre, hiç bir zaman boşa giden reklam bütçeleri’nin yarısını ifade etmemektedir.
Konunun uzmanları tarafından çok iyi bilinen “Kurumsal Yönetim Danışmanlığı”nın açılımı… Şirketlerin kuruluş aşamasından başlayarak, yaşanan süreçte ve bugün itibarıyla ortaya çıkan “Mevcut Durum Analizi” ile başlar.
Bu nokta’da, Şirketin; Genel Merkezi ve varsa Şubeleri – Üretim Tesisleri – Depo Bilgileri… Sermaye ve Ortaklık Yapısı… Ürün Gamı ve Hizmet Yelpazesi… Duran ve Dönen Varlıkları… Mevcut Organizasyon Şeması… Đş ve Nakit Akış Tablosu… Pazar Payı ve Mevcut Pazarlar… Halihazırdaki Rakipler ve Rekabet Kabiliyeti… Üretim Kapasiteleri ve varsa Mamul ve Yarı Mamul Stok Durumları… Tedarik Zinciri ve Lojistik Uygulamaları… Finansal Analizler ile Bilanço ve Borç – Alacak – Kredi Optimizasyonu… Yönetim Kurulu’ndan alınan diğer bilgiler çerçevesinde… Fotoğrafın tamamı, apaçık ve net olarak ortaya konmalıdır.
Daha sonra ise; mevcut ISO kalite yönetim standartları ile pazarlama ve satış stratejilerinin incelenmesi, ilgili birimlerin ziyaretleri ve değerlendirme toplantıları yapılarak, eksik kalan konular en kısa zamanda tamamlanarak, varsa finansal ihtiyaçlar da dahil – acil ve öncelikli… gereksinimler belirlenerek, kurumsal yönetim danışmanlığı sürecinin “Aksiyon Planlaması”na ve diğer aşamalarına geçilir.
Aksiyon planının ilk bölümlerinde, mevcut durum için gereken iyileştirme ve atıl iş gücünden kurtulma çalışmaları yer alır.
Đkinci ve diğer bölümlerinde ise şirketlerin gelişimi açısından “Kurumsallaşma Đlkeleri” yani “Sürdürülebilirlik” çerçevesinde, standart “Kurumsal Kimlik” özelliklerine dikkat ederek Swot Analizi ile Şirketin Misyonu ve Vizyonu belirlenerek “Kurum Kültürü” oluşturulması için, stratejik planlama yoluna gidilir.
Sürdürülebilirlik ilkelerini, kısaca; özellikle “Aile Şirketleri”nde, kişilerden bağımsız olarak, organizasyonel bir yapı içerisinde, o şirketin vizyon ve hedeflerine ulaşması için… Gereken kuralları, standartları, yöntemleri belirledikten sonra… Bu özel kuralları (Özel Aile Anayasası) sektörün ve toplumun genel kuralları ile desteklemek… Ve de belirlenen tüm kurallara sadık kalarak, harekete geçmek… şeklinde tarif edebiliriz!..
Daha sonra da şirket içi ve şirket dışı kurumsal iletişim için gerekli organizasyonlar… “Marka ve Đtibar Yönetimi” standartları çerçevesinde, “Đç ve Dış Pazarlar” için devam eder.
Sürecin 3. Aşaması olan “Yol Haritası ve Đş Đşleyiş Planı”nın alt başlıklarında ise; “Đşveren Markası & Çalışan Memnuniyeti” ile “ĐK ve Performans Yönetimi” yer alır. Bu aşamanın en önemli konularından birisi de “Kurumsal Eğitimler”dir.
Özellikle, şirket içi eğitim ihtiyaç analizleri’ne göre planlanması gereken kurumsal eğitimlerin organizasyonunda ise; Ekonomi Bakanlığı’nın %70 eğitim desteği ve Kalkınma Bakanlığı’nın hibe destekleri ile Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın KOSGEB destekleri kesinlikle göz ardı edilmemelidir.
Bu 3 aşama sonrasında eğer arzu ediliyorsa “Yeni Ürün ve Yeni Hizmetler” için yapılacak “Ar-Ge ve Đnovasyon” çalışmaları “Şirketlerde” aidiyet duygusunu güçlendirerek, pozitif değerlerle motivasyonu destekler.
4. aşama, periyodik olarak iş planından sapmalara yönelik “Denetim ve Kontrol Süreci”dir.
Son aşamada ise, kurumsal sürdürülebilirlik planı ve kurumsal sosyal sorumluluk yer alır!..
Daha önce açıkladığımız sürdürebilirlik ilkelerine ilaveten, kurumsal anlamda 2’li yılların başlarından itibaren… dönemin BM Genel Sekreteri Kofi Annan önderliğinde iş dünyasının gündemine gelmeye ve özellikle büyük şirketler tarafından Küresel Đlkeler Sözleşmesi’nin imzalanması ile başlayan kurumsal sosyal sorumluluk yolculuğu… Tüm ülkelerde ortak bir kalkınma kültürünü temel alan, sürdürülebilir gelişmeleri ve uygulamaları destekleyen, en büyük gönüllü kuruluş olarak “Kurumsal Vatandaşlık Platformu” üyesi olmakla devam eder.
Kurumsal Sosyal Sorumluluk; mecazi bir yaklaşımla, devlete ödenen verginin yanında, halka ödenmesi gereken, kutsal bir “Halk Vergisi”dir. (*)
Sürdürülebilir Kalkınma ise; bugünün ihtiyaçlarının, gelecek nesillerin kaynaklarını tehlikeye atmadan karşılamak… şeklinde açıklanabilir.
Bilindiği üzere 4 ana başlıkta;
1) Đnsan Haklarına Saygı…
2) Çalışma Standartlarının ve Yaşam Kalitesinin Đyileştirilmesi …
3) Doğa ve Çevre Sorunlarını Önleyici Her Türlü Yaklaşıma Destek…
4) Yolsuzlukla Mücadele… çerçevesinde 10 maddeden oluşan…
Küresel Đlkeler Sözleşmesi ve Kurumsal Sosyal Sorumluluk… Paranın nasıl harcandığı ile değil, nasıl kazanıldığı ile ilgilenmekte!..
Sosyal sorumluluk projeleriyle karıştırılmamak kaydıyla; şirketleri, çalışanları, hissedarları, tedarikçileri, müşterileri ve tüketicileri ile birlikte, özellikle üretim ve hizmet projelerine destek veren kamu kurumlarını, yerel yönetimleri, sivil toplum kuruluşlarını, üniversiteleri, sendikaları, finansal pazarları ve medyayı “Sosyal Paydaşlar” olarak niteleyen kurumsal sosyal sorumlulukta… Var olmanın dayanılmaz gücü, şirketlerimize uluslararası anlamda çok büyük katma değerler sağlayacaktır.
Bu gelişmeler ve hedefler çerçevesinde, bir şirket sahibi veya üst düzey yönetici olarak;
*) Başarılarınızın, çalışanlarınızın aidiyet duygusu ile iç ve dış motivasyonlarına bağlı olarak, artacağına inanıyorsanız…
*) Şirketiniz gelişme yolunda önemli adımlar atarken, uzman bir yol arkadaşına ve kurumsal yapınıza uygun bir yol haritasına, kurumsal yönetim açısından ihtiyaç duyuyorsanız…
*) Kendi sektörünüzdeki yerinizi daha da güçlendirmekle birlikte, yeni sektörlerde yeni atılımlar yapmayı planlıyorsanız…
*) Yurt içindekilerden maada, yurt dışındaki önemli rakibinizin izinden gitmek ve bu yarışta onları da geçmek istiyorsanız…
*) Yönetiminizi yeni nesle devretmek üzereyseniz ve yeni neslin şirketinizi daha da ileriye götüreceğini garanti altına alacak, sürdürülebilir bir “Kurumsal Yönetim Sistemi” kurmak istiyorsanız…
“Yönetim Danışmanlığı Şirketleri”… Sizlerin, her zaman yanınızda olmak için var!..
Sevgiyle kalın…
Ali Rıza DEĞER
(*) Her zaman sevgiyle andığımız Sayın Doruk UZUNER’e ait bir tanımlamadır.