Terminolojide de kendisine yer bulan akademi, eğitimin temel fonksiyonlarından birisidir. Daha çok yüksek öğrenimi tanımlayan yerleşik bir kalıp olan akademi, bireylerin eksik oldukları ya da kendini geliştirmek istedikleri konularda eğitim aldıkları yerin de adıdır. Son yıllarda bilim, sanat, kültür, spor ve eğitim gibi farklı alanları da içine alarak genişleyen akademi kavramı, farklı sektörler tarafından da kullanılmaya başlandı. Günümüzde başta özel sektör olmak üzere eğitim merkezine sahip olan birçok işyeri de bu merkezler için akademi terimini kullanmaya başladı. Hatta bazı siyasi partilerimiz de üyelerini yetiştirmek üzere kurdukları eğitim birimlerini siyaset akademisi adı altında gerçekleştirmek suretiyle konuyu daha disiplinel bir boyuta taşıdılar.
Akademi kavramı zamanla kurumsal anlam kazanarak farklı alanlarda kullanılmaya başlandı. Bu terim daha nerelerde eğitim işlevi çerçevesinde kullanılıyor dersek;
- Özel ve Kamu Kurumlarındaki İş Yerleri
- Bankalar
- Üniversitelerin Sürekli Eğitim Merkezleri
- Yerel Yönetimler
- Siyasi Partiler vb. şeklinde sıralamak mümkün.
Bu yazımda konu başlığımız ile de ilgili olarak akademilerin sosyal sorumluluk yönünü incelemeye çalışacağız.
Bankalar… Bankacılık sektörü özel veya kamu bankaları olmak üzere, ülkemizin her yerine yayılan şubeleri, binlere bazen onbinlere varan çalışanı ile sektörümüzün ve ekonomizin temel taşlarından birisidir. Gelişmeye açık olması, dinamik olması ve personel yetkinliklerini ön plana çıkarması bakımından bankacılığa sürekli eğitim gerektiren bir makine sistemi de diyebiliriz.
Bankalar, temel bankacılık ve finans konuları hariç olmak üzere CEO’dan orta düzey yöneticilerine, alt düzey yöneticilerinden memurlara kadar tüm personeline motivasyon, kişisel gelişim ve iletişim gibi konularda eğitim modülleri ve paket programlarla destekler vererek gelişimlerine katkıda bulunurlar. Çalışanlarının ihtiyaçları ve sektörün talepleri çerçevesinde yeni ve gelişen temel eğitim programları ve modülleri doğrultusunda personelin eğitimlerine katkıda bulunmak, bu eğitimleri sürekli ve sistemli bir hale getirmek amacıyla pek çok banka eğitim akademisi kurma yoluna gittiler. Bu, İnsan Kaynakları ile ilgili ortak bir çalışma yapma ve çalışanlarla birebir iletişim kurarak planlama konusunda yol haritası oluşturmak adına önemli bir adım oldu.
Bu yapı içerisinde akademiler, hem çalışanların mesleki donanımlarını artırmaya yönelik faaliyetlere imza atarlar hem de yetkinliklerini ortaya çıkarabilecek farklı eğitim seçenekleri de sunarlar. Ek olarak belli saat aralıklarında verilen bu eğitimler vasıtasıyla çalışanların iş stresinden uzaklaşmasını sağlayacak zamanlar da yaratırlar. Bunun yanında çalışanların iş yerlerini ve işlerini daha da sahiplenmelerini neden olacak motivasyonu da sağlarlar.
Uzun yıllardır çalışma hayatına bu başlıklar altında pek çok kazanımlar sunan akademiler, son dönemde sürekli eğitim dışında bir başka görevi daha üstlenmeye başladılar. Daha çok şirketlerin kurumsal iletişim departmanlarının ilgi alanına giren ve altyapısı yine bu birimler tarafından oluşturulan “Sosyal Sorumluluk Projeleri”ne dair akademiler kanalı ile yeni bir perspektif sunmak oldukça revaçta.
Kurum içinde çalışanlardan oluşun gönüllü proje ekipleri, akademi bünyesinde bazen diğer çalışanlara yönelik bir proje gerçekleştirerek, bazen de etkinlikler kapsamında tüm çalışanların belli bir saati bu projelere ayırmalarına olanak sağlayarak akademilere farklı bir görev de yüklemeye başlamıştır.
Çalışanlardan gelen talepler doğrultusunda kendisini yenilemeye ve ihtiyaçları karşılamaya dönük modülleri hayata geçirmek adına akademiler, Ar-Ge çalışmalarına gereken önemi vermek zorundadır. Çalışanlara iş dışında kendilerini ispat etmeleri konusunda da fırsatlar yaratan akademiler, bu sayede kurumdaki sosyal gelişmeye de yardımcı olurlar.
Her ne kadar “akademi” kelimesinin varlığı ve kullanım şekli çok uzun yıllar öncesi ile tarihleniyor olsa da günümüzde akademiler, birçok rolü üstlenerek anlamına anlam katıyor.