Skip to content

Uzmanlar

[vc_row css=”.vc_custom_1586197115242{margin-top: 30px !important;}”][vc_column][vc_column_text]Dikey uzmanlıkta geliştirdikleri bilgilerini cömertçe paylaşan konuşmacılarımız, bilim-inovasyon-tıp-teknik-sanat ve çapraz birikimleriyle ihtisaslarını konuşturuyorlar.[/vc_column_text][/vc_column][/vc_row][vc_row][vc_column][vc_column_text]

Uzman Ara

En Geniş Konuşmacı Portföyü



Harmonie
Toros

Siyaset ve Uluslararası İlişkiler Profesörü, Reading Universitesi

Çatışma Çözücü

Çatışma Uzmanı

Siber Güvenlik

Siber Terör

Müzakere Yöntemleri

İklim Krizi

Biyografi

Harmonie Toros, çatışma çözümü/çatışma dönüşümü uzmanı. Dünya üzerinde sıcak bölgelerde barış ve çatışma çalışmaları üzerine akademik araştırmalar yapıyor. Aynı zamanda devletlere bu konuda kritik danışmanlıklar veriyor. Saha çalışmaları ile taraflar arasında üretilen diyalog mekanizmaları özetle geleceğe ışık tutan önemli çabalar. Toros, Türk kökenli bir araştırmacı olarak özellikle içinde bulunduğumuz coğrafya dinamikleri ile parçası olduğu uluslararası projelerde çok önemli deneyimler biriktirmiş olarak kabul görüyor. Kadınların çok az sayıda varlık gösterdiği çatışma alanında Toros cinsiyet eşitliği konusunda varlığıyla önemli çaba sarf ediyor.

Akademisyen, danışman ve konuşmacı olarak İndeks Konuşmacı Ajansı’na derinlik ve renk katan Toros, uzun yıllardan bu yana üzerinde çalıştığı terör konusunun çerçevesini yeni nesil sorunlarla genişletiyor.

Siber güvenlik uzmanı

Toros’u yeni uzmanlık alanı dünyanın yeni güvenlik kaygısı “siber güvenlik”. Yalnızca devlet, hükümetlerin değil, kurumsal dünyanın da korkulu rüyası olan siber güvenlik bireyleri de giderek sarmalayan bir kabus.

Toros, yeni tehdit kaynakları üzerine görüşlerini aktarırken, iklim krizinin dünya nüfusu üzerindeki çeşitli etkilerini göz ardı etmek mümkün değil. Toros’un uzmanlık alanlarını coğrafya üzerinden değerlendirdiğimizde Avrupa, Orta Doğu, Güney Doğu Asya ve Afrika özellikle öne çıkıyor. Bu arada unutmamak gerekir ki, devlet ve devlet dışı gruplarla yaptığı çalışmalar barış çabalarına olduğu kadar, davranış bilimine de önemli katkı sağlıyor.

Uluslararası projeler ve ödüller

Toros’un çalışmaları pek çok kez ödüle değer bulundu. Toros’u özellikli kılan konulardan biri çalışma deneyiminde önemli yer tutan gazetecilik kariyeri. Muhabir – Editör olarak The Associated Press ve Agence France-Presse’de başarılı çalışmalara imza atmış olması, daha sonraki yıllarda akademik çalışmalarına şüphesiz zenginlik kattı.

Toros, Critical Studies on Terrorism dergisinin editörü ve International Studies Association (ISA) ve British International Studies Association (BISA) üyesi.

Diğer satır başlarını özetlemek gerekirse; halen İngiltere’de Reading Üniversitesi’nde Siyaset ve Uluslararası İlişkiler Profesörü olarak akademik çalışmalarını sürdüren Toros öncesinde Kent Üniversitesi, Queensland Üniversitesi (Avustralya) ve Canterbury Üniversitesi’nde (Yeni Zelanda) görev yaptı.

Lisans eğitimini Çağdaş Tarih (Sussex) ve Tarih (Paris IV-Sorbonne) üniversitesinde tamamlayan Toros’un akademik çalışmalarında dikkat çeken araştırmalar ve köşe taşları; Aberystwyth Üniversitesi Uluslararası Politika Bölümü’nde tamamladı (2010): “Terörizm, Konuşma ve Dönüşüm: Kuzey İrlanda ve Mindanao” Bradford Üniversitesi “Çatışma Çözümü”.

Konuşma Konuları

  • Çatışma Yönetimi ve İncelikleri
  • Yeni Güç Odakları ve Uluslararası İlişkileri Anlamak
  • Yeni Güvenlik Tehditleri ve Sosyal Hayatımıza Etkileri
  • Siber Güvenlik ne kadar tehlikeli ve nasıl başa çıkılır

Videolar

Ongun
Tan

İnovasyon Danışmanı, Makers Türkiye Kurucusu

Biyografi

Ongun Tan, fizik mühendisliği eğitimi sonrasında kariyerine yazılım geliştirme yaparak başladı. Türkiye’de ve dünyada birçok şirkete teknoloji ve strateji danışmanlığı verdi. 2012’de Londra’dan döndükten sonra, Turkcell’de stratejik pazarlama bölümünde çalıştı ve Internet of Things (IoT) ekibinin yöneticiliğini yaptı.

Strateji danışmanlığı, inovasyon servisleri

2014’ten beri, kendi girişimi olan Türkiye’nin ilk inovasyon inisiyatifi Makers Türkiye ile danışman, profesyonel konuşmacı ve moderatör olarak hizmet verdiği kurumlara, farklı strateji danışmanlığı, inovasyon servisleri ve etki yaratan öğrenme kurguları kurguları sağlıyor. Makers Türkiye danışmanlık ve öğrenme kurguları hizmetlerini buradan inceleyebilirsiniz.

Dijital dönüşüm, Geleceğin Çalışanı

Dijital dönüşümü hızlandırmak, lanse etmek, çalışanlarını inovatif metotlarla hızlandırmak ve geleceğe hazırlamak isteyen kurumlara ufuk açan konuşmalar yapan Ongun Tan, yeni dünyaya adapte olabilmek için girişimci gibi düşünmenin önemine vurgu yapıyor. Esnek, çevik, çıktı odaklı bir işgücü  için zihniyet – araç değişiminin ve dönüşümünün bugünden başlayarak nasıl yapılabileceğini aktarıyor.

Moderasyon,  workshop

Ongun Tan ayrıca, yönetim toplantıları, yıllık toplantılar, terfi ve yeni işe giriş etkinliklerinde etkin bir başlangıç için moderatörlük yapıyor, workshop’lar düzenliyor. Sunduğu hızlı reçeteler ve yaratıcı fikirlerle kurumların hedefledikleri noktaya ulaşmasına rehberlik eden Tan, HR teknolojisi konusunda yenilikçi projeler yürütüyor.

2014 yılında American Turkish Society, Young Society Leaders arasına seçilen Ongun Tan, Amerika Büyükelçiliği’nin resmi teknoloji mentoru olarak da görev yaptı. Teknoloji ve pazarlama konusunda 20 yıla yakın deneyime sahip Tan, onlarca zirve ve etkinlikte yaptığı konuşma ve workshoplarla inovasyon ve girişimcilik kültürünün gerçek çıktıya dönüşmesi adına kurumlara yüksek etki ve memnuniyet sağlayan servisler sunuyor.

Konuşma Konuları

  • Çevik İşgücünü Tasarlamak
  • Tasarım Odaklı Zihniyet Dönüşümü
  • Dijital Dönüşüm ve Girişimci Gibi Düşünmek
  • “Future Ready” Çalışma ve Çalışan; İnovasyon Metodolojisi

Serhan
Bali

Yazar, Müzisyen

Biyografi

Serhan Bali, Türkiye’nin klasik müzik alanındaki tek dergisi Andante’ye imza atan, kültür sanat alanında pek çok ulusal gazete ve dergide köşe yazıları, söyleşileriyle okurla buluşan klasik müziğin pek çok alanında ürün veren bir düşünce ve aksiyon insanı. Aynı zamanda uzmanı olduğu bu alanda kurumlara danışmanlık yapan Bali, “klasik müzik” temasının etkin konuşmacılarından.

Klasik müzik ve yaşam

Bali, İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Uluslararası İlişkiler bölümünde lisans ve yüksek lisans eğitimi aldı. Türkiye’nin çağdaş standartlarda ve ulusal çapta yayın yapan ilk klasik müzik dergisi Andante ile yayıncılık alanına girdi. Uluslararası Klasik Müzik Ödülleri Birliği (International Classical Music Awards-ICMA) jüri üyelerinden biri olan Bali, her yıl dünyanın en iyi klasik müzik CD-DVD kayıtlarını seçen heyette de görev yapıyor.

Bali, klasik müzik alanında profesyonel editörlük yapıyor. Ünlü piyanist Fazıl Say’ın Yalnızlık Kederi (Doğan Kitap) adlı kitabının editörlüğünü üstlenen Bali’nin  “Romantik Dönemin Büyük Bestecileri” adında bir de müzik tarihi kitabı bulunuyor.

Sanat Danışmanlığı

Klasik müzik alanında danışmanlık hizmeti veren Bali, İstanbul Müzik Festivali’nin Danışma Kurulu üyeliğinde bulundu. Fest Travel’ın müzik danışmanlığını yapan Bali,  Turgutreis Klasik Müzik Festivali ve İzmir Karşıyaka Belediyesi sanat danışma kurulları üyesi. BaliÜnalp markasıyla klasik müzik temalı konser-festival organizatörlüğü hizmeti sunan Bali, Türkiye’nin ulusal çapta tek klasik müzik ödülü olan Donizetti Klasik Müzik Ödülleri organizasyon komitesi başkanı. Bali, Borusan Klasik Radyo’da , İZ TV’de müzik program ve belgeselleri  hazırlayıp sunuyor.

Konuşma Konuları

  • Klasik Müzikte Dinleme ve Arşiv Kültürü
  • Müzikte Barok Dönem
  • Piyanonun Doğuşu ve Gelişimi
  • Müzikte Klasik Dönem
  • Klasik Müzikte Aşk ve Cinsellik
  • Müzikte Romantik Dönem
  • Klasik Müzikte Ulusal Ekoller ve Kültürler Arası Etkileşim

Konuşma konu başlıkları ayrıca seminer olarakta kurumsal dünyaya uyumlu hale getirilebiliyor.

KLASİK MÜZİKTE DİNLEME VE ARŞİV KÜLTÜRÜ 


*Klasik müzikte arşiv kurma sanatı

*Hangi bestecilerin hangi eserlerine arşivimizde öncelikli yer vermeli ve hangi eserleri özellikle hangi yorumculardan dinlemeliyiz?

*20. yüzyılın en büyük klasik müzik yorumcuları ve arkalarında bıraktıkları referans kayıtlar

*20. yüzyılın en önemli senfonik toplulukları, sahip oldukları gelenek ve en iyi kayıtları

*İçinde yaşadığımız çağın en iyi klasik müzik yorumcuları ve referans kayıtları

*Online klasik müzik dinleme sanatı

*Klasik müzik dünyasında takip edilmesi gereken festivaller, dünyanın en önemli konser ve opera salonları

*Klasik müziğin tema olarak kullanıldığı kurgusal kitaplar ve beyaz perde filmleri

MÜZİKTE BAROK DÖNEM


*Müzikte barok dönemi doğuran sanatsal ve toplumsal koşullar

*Rönesans polifonisinden monodi ve sürekli bas sistemine geçiş

*Barok dönemde çalgı müziği: Consort müziğinden üçlü sonata, solo çalgı müziği

*Günümüzde yeniden moda olan viol ailesi müziği

*Barok dönemde İtalya’da doğan çalgılar: piyano ve yaylılar

*Barok dönemde vokal müzik: Opera, oratoryo, motet, missa, kantat

*Fransız barok müzik geleneği

*Barok dönemin en önemli bestecilerinden Bach, Handel, Vivaldi, Telemann’ı yakından tanıyalım

PİYANONUN DOĞUŞU VE GELİŞİMİ


*Piyano öncesi klavyeli çalgılar: Org, klavikord, klavsen, fortepiyano

*Eşlik sazı ve solist sazı olarak piyano (Romantik dönemde virtüözite)

*Oda müziğinde piyano

*Besteleme aracı olarak piyano

*Klasik ve romantik dönemlerin önde gelen piyano konçertoları

*Piyano için eser bestelemiş önemli bestecileri ve önde gelen eserlerini yakından tanıyalım

MÜZİKTE KLASİK DÖNEM


*Müzikte klasik dönemi doğuran sanatsal ve toplumsal koşullar

*Barok dönemden Klasik döneme geçiş: Rokoko, Galant, Empfindsamer stilleri

*J.S.Bach neden modası geçmiş bir besteci olarak görülüyordu?

*Baba Bach’tan oğul Bach’lara

*Mannheim ekolü, Carl Stamitz ve modern orkestrayla senfoninin doğuşu

*Klasik dönem çalgı müziğinin temel yapı taşı: Sonat formu

*Oda müziği, piyano sonatı ve sanat şarkısı (lied) türlerinin doğuşu

*Klasik dönemin en önemli bestecilerinden Haydn, Mozart, Beethoven’ı yakından tanıyalım

KLASİK MÜZİKTE AŞK VE CİNSELLİK 


*Müzik tarihinde kadın uğruna yazılan eserler

*J.S.Bach ve Anna Magdalena Bach aşkı

*Beethoven’ın ‘Ölümsüz Sevgili’si ve imkansız aşkları

*Chopin: Veda Valsi, Mi minör 1. Piyano Konçertosu’nun ağır bölümü, George Sand ile olan aşkları

*Schubert: Winterreise, Die Schöne Müller’in şarkı dizileri ve diğer şarkılar

*Schumann: Clara’ya düğün hediyesi şarkıları, Clara Schumann ile olan aşkları

*Berlioz: Fantastik Senfoni ve Hariett Smithson ile olan aşkları

*Wagner’in Cosima’ya olan sevgisi ve Siegfried Idyll

*Çaykovski’nin eşcinselliği ve yaşamına kattığı trajik boyut

MÜZİKTE ROMANTİK DÖNEM 


*Müzikte romantik dönemi doğuran sanatsal ve toplumsal koşullar

*Beethoven’ın geç dönem eserleriyle romantik dönemin kapılarını aralaması

*Müzik tarihinde ilk büyük romantik: Schubert

*Romantik dönem bestecilerin esin kaynakları

*Klasik dönem kalıplarının esnetilmesi ve müziğin çeşitlilik ve genişlik kazanması

*Toplumsal devinimlerin müziğe yansıması (Fransız Devrimi, Mozart’ın Figaro’nun Düğünü operası)

*Edebiyat ve resim sanatlarıyla müzik sanatının yoğun alışverişe girmesi

KLASİK MÜZİKTE ULUSAL EKOLLER VE KÜLTÜRLER ARASI ETKİLEŞİM 


*Polonya, Çek, Macar, İskandinav, Fin, Rus, İspanya ulusal ekollerinin doğuşu ve gelişimi

*Osmanlı’da klasik müzik, Türk Beşleri ve sonrası

*Fransız besteci Bizet’nin İspanyol etkileri taşıyan Carmen’i

*Rus besteci Çaykovski’nin İtalyan Kapriçyosu

*Alman Brahms’ın Macar Dansları

*Macar Bartok’un Romen Dansları

*Fransız Debussy’nin Güneydoğu Asya etkileri taşıyan prelüdleri

Videolar

Deniz
Türkali

Oyuncu, Senarist, Yazar

Biyografi

Deniz Türkali Türk sinemasına emek vermiş tecrübeli bir oyuncu ve senarist. Oyunculuk, konuşma sanatı üzerine dersler konferanslar veren Türkali, DOT Tiyatro ve 2. Kat Tiyatro’da oyunlar sergiliyor. Hayatımın Yemekleri adlı kitabı yayına hazırlanan oyuncunun hayat öyküsünü ise Murat Çelikkan yazdı. Hazırlığı tamamlanmak üzere olan nehir sohbetleri yakın bir zamanda yayınlanacak.

Oyuncunun “Mine” ve “Minik Serçe” olmak üzere kaleme aldığı iki farklı senaryosu da bulunuyor. Türkali’nin hayatında sinemanın yeri çok özel. Yönetmen Atıf Yılmaz ile ikinci evliliğini gerçekleştiren Türkali için sanat ve edebiyatla yoğrulmuş bir ailede dünyaya geldi. Babası yazar Vedat Türkali, Deniz Türkali’nin kültürel ve siyasi çizgisinde çok önemli rol oynadı.

Sinemayla iç içe yaşayan oyuncunun hayatında Nişantaşı Kız Lisesi’nde okuduğu yıllar bir dönüm noktası kabul edilebilir. O yıllarda tiyatroyla tanışan oyuncu Şişli Koleji’nde eğitimi sürdürdükten sonra Konservatuar Tiyatro Bölümünü kazandı. Türkiye’de iki yıl okuduktan sonra eğitimine Londra’da devam etti. İtalyada Dario Fo, Franca Rame ile çalıştı. Müzik çalışmalarını yürütürken bir yandan da Milliyet Yayınları’nda yayın danışmanlığı yaptı. Yıllar 1980’i gösterdiğinde Türkali yeniden oyunculuğa döndü. Elbette müziği tamamen bırakmadı. Üstelik müziğe olan tutkusu Türkali’ye tek kişilik tiyatro oyunlarında başarıyı getirdi. Radyo programları hazırlayıp sundu, köşe yazarlığı yaptı, sinema ve televizyon filmlerinde oynadı, senaryo yazdı. “Kaktüs”  dergisinde, Milliyet gazetesinde, Hayat Dergisinde gazetecilik yaptı. Milliyet, Hürriyet, Radikal gazetelerinde çeşitli konularda yazdı. Kamelyalı Kadın müzikalinde Prudence Duvernoy’u canlandırdı. Sanatla uğraşırken bir yandan da iş hayatına atılan Türkali 5. Kat Restaurant ve Leyla Café’yi işletti.

Türkali, konservatuar eğitimini Londra’da tamamladı. Sosyal ve siyasi yazılar yazdı, etkinliklere katıldı. dergisinde ve “Kriter” dergisinde Avrupa Birliği ülkeleri sinema tanıtım yazıları yazdı. “Şehvet” adlı bir albümü bulunan oyuncu Galip Derviş, Hürrem Sultan, Gece Melek ve Bizim Çocuklar, Eylül Fırtınası, Dudaktan Kalbe gibi birçok sinema ve televizyon filminde rol aldı. Deniz Türkali yalnızca sinemayla ilgilenmedi, müzik de onun hayatında önemli bir yer tutuyor. İlk evliliğini İtalyan şarkıcı Ernesto Casalini ile yapan oyuncu ömrünün neredeyse yarısını ünlü sinema ustası Atıf Yılmaz ile geçirdi.

Konuşma Konuları

HERKES OYNAYABİLİR Mİ?

BEDEN DİLİMİZİ KULLANMAYI BİLİYOR MUYUZ?

Çocukken oynadığımız oyunları hatırlarsak oynamanın hiç de o kadar zor olmadığının ilk işaretlerini görürüz.

Oyun, hayatın her alanında  hayatımızın tam da göbeğinde var olan bir eylem. Her zaman sahneye çıkarak ya da kamera önünde oynanmak gerekmez. Bazen bilerek, bazen kendiliğinden “oynarken” buluruz kendimizi. Kendinize bir sorun kimseyle paylaşmanıza gerek yok, yalnız kendinize sorun; inanmadan ama inanırmış gibi yaparak söylediğiniz ne çok şey var değil mi? İş hayatında, sosyal hayatta, aile ilişkilerinde, arkadaşlıklarda… Hayatta ne  isle uğraşırsak uğraşalım oynamaya mecburuz. Başta uygarlık gereği… Güne çok kötü başladınız başınız ağrıyor, eşiniz ya da sevgilinizle tartıştınız, işe geldiniz bir çalışma arkadaşınız ya da yöneticiniz size “günaydın” dedi. İçinizden geçeni burada tekrarlamayalım ama  cevabınız eğreti bir gülümsemeyle de olsa “günaydın” olacaktır. Şimdi iyi oynamak var kötü oynamak var. Eğer o selamdan yöneticiniz sıkıntınızı anladıysa başınız dertte demektir. İki kez daha tekrarlandığı takdirde hakkınızdaki izlenim hiç de iyi olmayacaktır.

Beden dilinin önemi işte bu örnekte öne çıkar. Oynamak’la numara yapmak arasındaki fark yalnız tonlamayla değil vücut dilini nasıl kullandığınızla da ortaya çıkar. Yani hayattaki iyi oyunculukta önemli olan, karşınızdakine ya da karşınızdakilere oynadığınızı belli etmemek. Karşınızdaki ya da karşınızdakiler oynadığınızı anlamışlarsa büyük ölçüde çuvallamışsınız… Bir başka ifadeyle çok kötü oynadınız demektir. İkna etmek, sahiciliğe inandırmak zor iş. Hele içten içe söylediklerinize kendiniz bile inanmıyorsanız, hemen açık vermeniz işten bile değil. “Güzel soru”, “tam da bunu söyleyecektim” tarzı klişeler çok geçmişte kaldı. Seçilen cümleler, o cümlelerin tonlamaları çok önemli. Vücut dilini spor yaparak da doğru kullanamazsınız. Her duruşun her hareketin her mimiğin bir anlamı var. O zaman nasıl iyi oynayacağız?

BİR MOTİVASYON OLARAK AŞK’A VAKİT VAR MI?

Çok sevdiğim genç bir arkadaşıma “Eşinle flört ediyor musun?” diye sormuştum. Biraz da şaşırarak “Deniz hanım hiç vaktim olmuyor çok çalışıyorum” demişti. “Çok üzücü” diye düşünmüştüm. Ona  “sakın ha sakın, ne yap yap vakit ayır” diye sıkı sıkı tembih etmiştim. Çalışma hayatımız evdeki flörtü bile engelliyorsa, ya hayatı en keyifli kılan unsurlarından biri olan “flört etmeyi” bilmiyoruz ki bu hayatı nasıl yaşadığımıza dair birçok sorunu birlikte getirir, ya da gerek duymuyoruz ki bu belki daha da vahim bir durumla karşı karşıyayız demektir. Hayatını sadece işten ibaret sananlar iş hayatında asla uzun süreli başarılı olamazlar. Hayatı tek bir şey üzerine kurmak sadece o şeye konsantre olmak asla başarının sırrı değildir.

Yaşamayı bilmek bir tür sanattır. İş hayatını zevkli kılacak küçük hazları asla es geçmemek gerekir. İş hayatı asık suratla lanet ederek sürdürülemez. Her an ne yaparsanız yapın yaratıcılığınızı kullanmak zorundasınız. Ne kadar çok “Endorfin” salgılarsak o kadar enerjik oluruz. Aşk hali zaten mutluluğun zirve yaptığı bir durum. Bu, herkes için, her an ele geçirilebilecek bir bağış değil biliyorum. Ama bir de şuradan bakalım; aşk bir ruh hali; o zaman, birine aşık olmuyoruz. Önce aşık oluyoruz sonra biri giriyor devreye… Hiç kimse olmasa da denk düşmese de o aşk halidir asıl önemli olan. Sizi motive edecek “endofin”e zirve yaptıracak olan da budur. Yani başarının sırrı ufak tefek ayrıntılarda gizlidir. O ayrıntı dediğimiz şeyler bizi motive ederken çalışmalarımızda da verimi artırır.

ZAMANI KULLANMAK HAYATI KULLANMAK

Hayatımızı nasıl kullanıyoruz? Üstelik bir daha ele geçirmemize imkan olmayan bir zaman dilimiyle kısıtlı. Bu iki dinamik aynı zamanda birbirleriyle var olabiliyor. Ve ayrıca herkesin hayatı ve zamanı bir bakıma çok benzer, bir bakıma çok farklı. Hepimizin hayatı birbiriyle son derece ilişkili…

Hayatın ve zamanın kullanımını ele geçirmemiz zaten “bir zaman” alıyor. Bunu farketmemiz “hay allah zaman nasıl da çabuk geçiyor” demeğe başlamamız da gene epey bir zaman alıyor. Bir yandan kendi hayatımızı elden kaçırmamaya çalışırken ihtiyaç duyduğumuz diğer hayatlarla da ilişki içinde olduğumuzu unutmamamız gerekiyor. Ne işle uğraşırsak uğraşalım zamanı kullanmayı bilmiyorsak hayatımızı bir anda alt üst edebiliriz. Yalnız kendi hayatımızı da değil birlikte çalıştığımız, yaşadığımız diğer insanların hayatlarını da…

İş hayatında en önemli şeylerden biri bilgi paylaşımı, yönetimi. Bir o kadar da önemli olan zamanı paylaşmak ve yönetmek. İş hayatımızı, zamanın boşa harcanmasına asla göz yummadan nasıl yönetebiliriz? Zamanın boşa harcanmasını nasıl önleriz? Bunu nasıl mümkün kılabiliriz?

Unutmayalım “Money is time, time is money!”

İLETİŞİM BECERİLERİ

Yaşamımızda her dokunuş bir iletişimdir. Her ne yaparsanız yapın doğru İletişim kurmak size başarı, mutluluk, keyif, güçlü ve sağlıklı ilişkiler olarak dönecektir. Biraz özen, biraz sabır biraz pozitif düşünce ve güçlü bir dille başarır mıyız dersiniz?

Prof. Dr.
Acar Baltaş

Psikolog, Baltaş Grubu Kurucusu

Biyografi

Prof. Dr. Acar Baltaş, Türkiye’de geniş kitlelere, psikolojinin insan ihtiyaçları ve iş hayatının sorunları için bir çözüm olduğunu gösteren öncülerden biri.

Stresi yönetmek, beden dilini kullanmak

Stres ve beden dili kavramlarını Prof. Dr. Zuhal Baltaş’la birlikte Türkiye’ye tanıtan isim. Yüksek öğrenimini İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Psikoloji Bölümü’nde tamamlayan Acar Baltaş, doktora çalışmasını Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı’nda “yüksek beyin fonksiyonları” konusunda yaptı. 1981’de klinik nörofizyoloji alanında Tıp Bilimleri Doktoru (M. Sc. Dr.), 1986 yılında Uygulamalı Psikoloji Doçenti, 1996 yılında da Profesör unvanını aldı. 1977-1997 yılları arasında Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı’nda çalıştı.

Liderlik ve ekip çalışması seminerleri

1983’ten bu yana tıbbi ve örgütsel psikoloji alanındaki bilgilerini iş hayatının ihtiyaçlarıyla bağdaştırarak liderlik ve ekip çalışması konusunda seminerler vermekte, uygulamalar yapmakta,  kitaplar yazmakta ve insan kaynakları alanında hizmet veren Baltaş Grubu’nu yönetmektedir.

1996-1999 yılları arasında Türk A Milli Futbol Takımı’nın, 2002-2003 sezonunda Galatasaray Futbol Takımı’nın psikolojik danışmanlığını yapan Baltaş, bu görevi 2005 yılında Türk A Milli Futbol Takımı’yla sürdürdü. Ayrıca, 2009-2016 yılları arasında Harp Akademileri’nde kurmay subay adaylarına ve her rütbede terfi eden generallere kişilik bilimi ve liderlik eğitimleri verdi.

Hayatın farklı alanlarında

Çocukluk ve gençlik yıllarında yüzme, su topu ve futbol sporlarıyla ilgilenen Baltaş; onyedi yaşında Veliefendi Hipodromu’nda çalışmaya başlamış; otel resepsiyonistliği, takdimcilik, disc jockey’lik, turizm rehberliği ve öğretmenlik yaparak hayatın farklı cephelerini tanıyarak sıradan gibi gözüken işleri yapanların emeğine saygı göstermeyi öğrenmiştir.

Prof. Dr. Zuhal Baltaş’la evli ve iki çocuk babasıdır.

Konuşma Konuları

Krizde Zor Zamanlarda Liderlik

  • Çalışanlar neden “tükenme duygusu yaşıyor?
  • Krizde yönetici iletişimi ve tutumu nasıl olmalı?
  • Uzaktan çalışmaya yatkın kişilerin özellikleri
  • Uzaktan çalışmak ve uzaktan yönetmek
  • Yeni normlarla hayata ve ofise dönmek
  • Değerler ve kurum kültürünün önemi
  • Nasıl üstesinden gelir ve kendi hikâyemizi yazarız?

21.Yüzyıla Hoş Geldiniz

(Yenidünya, Farklı Bir Yönetim Anlayışı)

  • Öngörülemeyen koşulların öngörülebilir olduğu bir süreç
  • Kriz nedir, nasıl yönetilir?
  • Risk hesabı ve risk algısı
  • Neden zorlanıyoruz?
  • İletişim -ilişki – bağ kurmak
  • Bugünlere nasıl geldik, bundan sonra ne olur?
  • Pandemi döneminde değişen kişisel ve kurumsal öncelikler ve değerler
  • Yönetici tutumu ve psikolojik sermeyesi

Hayatın Hakkını Vermek

Yüksek zekâ ve yüksek eğitim başarısıyla hayat başarısı arasındaki ilişki zayıftır. Potansiyel baskı altında ortaya çıkar. Konfor alanında yaşanan hayatlardan geriye bir hikâye kalmaz. Sahip olduklarını elde etmek için mücadele edenler potansiyellerini hayata yansıtır ve elindekilerin kıymetini bilirler.

Liderlikte Yeni Eğilimler

Geleceğin liderlerini kendi içyapılarından yetiştirmeyi hedefleyen kurumlar, hızla değişen iş ortamının taleplerini karşılayacak liderlik yetkinliklerini izlemek zorundadırlar. Sektöründe lider olmak isteyen bir şirket liderlik niteliğine sahip insanlarla çalışmalıdır. Büyük sonuçlara, ortalama performansla değil, üstün performans gösteren çalışanlarla ulaşılır. Bunun için de her düzeyde çalışanın liderlik özelliğine sahip olması gerekir.

Değerlerle Yaşamak Ve Yönetmek

İş hayatı doğru işleri, doğru yöntemle yapmayı gerektirir. Bunun devamlı olabilmesi, sürdürülebilirliğe, iyi hizmete ve kurumun ruhunun özgürleştirilmesine ihtiyaç gösterir. Bunun için de her düzeydeki yöneticinin ve bütün çalışanların kararlarını yürekten inandıkları değerlere dayanarak vermeleri gerekir. Her karar kişilerin ve kurumun sahip olduğu değerle ilişkilendirilmezse değerlerin yaşaması ve hayata geçmesi mümkün olmaz.

Yürekten Adanma

Başarı, sağlık ve mutluluk, enerjinin doğru bir şekilde kullanılmasına bağlıdır. En değerli kaynağımız zannedildiği gibi zaman değil, enerjidir. Zaman enerjiye dönüştüğünde anlam kazanır. Kişi hayata yansıttığı enerjiyle ilgili ne kadar sorumluluk alırsa o kadar güçlü ve verimli olur. Bütün başarılı sanatçı, sporcu ve iş hayatındaki girişimci ve yöneticilerin ortak özelliği yaptıkları işe kendilerini yürekten adamalarıdır.

Bedensel, zihinsel, duygusal ve ruhsal enerjinin hayata yansıtılması.

İçinizdeki Zirveye Çıkın

Çalışanların performanslarının yöneticileri ve iş arkadaşlarıyla olan ilişkilerine sıkı sıkıya bağlı olduğunu biliyoruz. Olumlu ilişki ortamı kişiye topluluk kültürünün oluşturduğu, ait olma ve korunma duygusu verir. Her çalışan yeterli ücretin yanı sıra, iş liderinin kendisini değerli hissettirmesine ve yaptığı işi anlamlı bulmasına ihtiyacı vardır. Hangi düzeyde olursa olsun etkili liderler bu duyguları çalışanlarına verirler.

Kişilik psikolojisinin bilimsel temellerine aşina olmak, insanların farklılıklarını fark etmeye ve bunu kabullenmeye imkân verir. Böylece de her bireyi kişiselleştirerek ve özelleştirerek yaklaşarak yönetir.

Türk Kültüründe Yönetmek

Batı dillerinde “vefa”, “hatır”, “gönül” kelimelerinin karşılığı yoktur. Çünkü bu dillere kaynaklık eden kültürlerde bu kavramlar yoktur. Buna karşılık “vizyon”, “misyon”, “strateji”, “plan” kavramlarının karşılığı da bizim dilimizde bulunmaz. Bizim geleneğimize göre “kervan yolda düzülür, istimi arkadan gelir”.

Bir kültürün düşünme biçimi yansıtan dil psikolojisi, bu tür kavramların oluşmasının ya da oluşmamasın nedenlerini ve bu günkü hayata olan izdüşümlerini ortaya koymaktadır. Bu seminer, aynı dil psikolojisi gibi Türk iş dünyasının kendi kültür değerlerinden nasıl etkilendiğini ve bu değerleri dikkate alan bir liderin hem ülke çapında hem de dünyada nasıl başarılı olabileceğine dair ipuçları vermektedir.

Videolar

Sercan
Çelebi

Oy ve Ötesi Kurucusu, Sivil Toplum Gönüllüsü

Biyografi

Sercan Çelebi, Oy ve Ötesi Derneği’nin kurucusu, adından sıkça söz ettiren bir sivil toplum gönüllüsü… Liderlik, takım çalışması, strateji gibi yönetim ve iş konularının yanı sıra sürdürülebilirlik, gönüllülük, sivil toplum ve örgütlenme ile koordinasyon gibi yönetişim başlıklarında konuşmalarıyla etkili oluyor. Konuşma konuları bu saydığımız konu başlıklarından daha zengin. Aralarında kitle iletişimi ve alt başlıkları olduğu gibi ekoloji ve ekolojik tarım hatta çiftçi olmak üzerine birebir deneyimlediği konular da bulunuyor.

Toplumsal farkındalık yaratmak

Çelebi unutamadığımız sloganlar ve beraberinde hayat tarzı bıraktı.  “Oy benim, saymak da benim hakkım” diyen Çelebi, on binlerce kişiyi harekete geçirmeyi başaran bir oluşumun öncüsü oldu. Bu deneyimi ona liderliği, hedef kitle iletişimini, motivasyonu yeniden tanımlama fırsatını verdi. Başarı kadar başarısızlığı tattığı anlar, soru işaretleri, karar vermenin dayanılmaz ağırlığı yönetim becerilerinde başarıyla yürümek adeta executive MBA programı diye tarif bulabilir. Çelebi’nin şu sözlerine kulak vermek gerek. “Toplumlar ve onları oluşturan bireyler olarak biz, öncelikle ve en fazla bilmediklerimizden korkarız. Hakim olan bu korku eyleme geçmeye engel olurken, eylemsizlik de doğru bilgiye ulaşmanın yollarını tıkadığında içinden çıkılması güç bir sarmalla karşı karşıya kalırız.”

Liderlik, strateji geliştirme

İş hayatında uluslararası birçok şirkette görev alan ve proje geliştiren Çelebi, Türkiye’nin mevcut siyasi hayatına bir vatandaş olarak önemli katkılar sundu. Kısa sürede örgütlenme, sivil toplum, liderlik, strateji gibi konuların aranan konuşmacılarından biri haline gelen Çelebi, binlerce gönüllünün sandık başında görev almasını sağladı. Yardımlaşmayı bireyler olarak üst düzeyde uygulamaya alsak da sivil toplum hareketlerinde, barışçıl aktivizmde tarihimiz yeni. Çelebi, dönemin genç yaşlı, kadın erkek fark etmez herkese dinlemeyi, bağırmadan konuşmayı, barış içinde mücadele etmeyi, tarafsız durabilmeyi, sakin kalmayı, bilimsel değerlerle konuşmanın mümkün olabildiğini gösterdi. Eğer bir kazanan olduysa, siyasi partilerin yarıştığı süreçte o ve ekip arkadaşları ipi göğüsledi diyebiliriz.

Türkiye’nin her alanda demokrasi penceresinden başarılı bir sınav vermesi için çalışan Çelebi, demokrasi süreçlerinin – başta vatandaşlar ve sivil toplum olmak üzere – tüm paydaşlar tarafından doğru anlaşılması gerektiğini savunuyor. Çelebi’ye göre bu süreçlerin doğru aktarılması ve paydaşların mümkün olan her noktada sürece katkı sağlamaları da büyük önem taşıyor. Bu nedenle Oy ve Ötesi hareketini başlatan Çelebi, 2014 ve 2015 yıllarında gerçekleştirilen beş seçimde aktif olarak görev aldı ve birbirinden başarılı bilinçlendirme kampanyaları yürüttü.

Çelebi’nin liderliği “ortak değerler altında ortak bilinçle hareket etme” olarak yorumluyor. Sahada edindiği ve çok az sayıda kişinin kazanabildiği deneyimi ve liderlik becerisini, motivasyon çalışması, ekip iletişimi olduğu kadar yığınlarla anlaşılır iletişim yetkinliklerine dönüştürebilme becerisiyle eğitimlerinde kullanıyor.

Alman Lisesi’nden mezun olan Çelebi, Yale Üniversitesi’ni bitirdi. Kariyeri boyunca tarımdan enerjiye birçok sektörde görev alan Çelebi, özellikle çok uluslu şirketler ve kamu ihtiyaçlarına yönelik kapasite geliştirme ve optimizasyon konularında stratejik çözümler geliştirdi.

İzmir’de domates/biber çiftçiliğinden enerji sektörüne, İstanbul’da sosyal medya ve büyük veri analizinden New York’da yönetim danışmanlığına farklı alan ve coğrafyalarda yöneticilik yapan Çelebi, McKinsey & Company ile uzun süre dünyanın çeşitli ülkelerinde farklı alanlarda büyük kapsamlı projeler yürüttü. Çelebi, İngilizce, Almanca ve İspanyolca biliyor ve dövüş sanatlarıyla uğraşıyor.

Konuşma Konuları

  • Liderlik

.        Liderlik nedir?

.        İnsanların hayatında değer yaratmak

  • Strateji
  • Ekip Çalışması

.        Ekip Oluşturmak

.        Ekip Koordinasyonu / Sistem Kurgusu

.        Ekip Motivasyonu

  • Sivil Toplum

.        Gönüllü Organizasyonu

.        Gönüllü Motivasyonu

.        Toplum İçin Değer Yaratmak

.        Sürdürülebilir Sivil Toplum Örgütü Olmak

.        Türkiye’de “grassroot” hareketlerin kimyası

    • Kitle İletişimi

    .        Etkili kitle iletişim stratejisi tasarımı

    .        Kitleleri amaç-odaklı pazarlama kampanyalarıyla harekete geçirmek

    • Ekolojik Girişimcilik / Tarım

    .        Ekolojik Girişimcilik

    .        Çiftçi Olmak Hakkında

    • Start-Up’lar

    .        Kendi işinizi kurmaya hazır mısınız?

    .        İyi bir fikirden iyi bir organizasyona giden süreç

    .        Start-Up’lar paranızdan başka neye ihtiyaç duyar?

Videolar

Güler
Aras

Akademisyen, Finans ve Muhasebe Profesörü Finans, Kurumsal Yönetim ve Sürdürülebilirlik Merkezi (CFGS) Kurucu Direktörü

Biyografi

Prof. Dr. Güler Aras, akademik çalışmaları, yurt içi ve yurt dışında gerçekleştirdiği konuşmalarla dikkat çeken bir akademisyen. Sürdürülebilirlik, finans, bankacılık, sermaye piyasası, kurumsal yatırımcılar, stratejik sektör çalışmaları, kurumsal sosyal sorumluluk ve kurumsal yönetim alanlarında uzmanlaşan Aras’ın, 11’ i uluslararası olmak üzere 20 kitabı, 200’den fazla makalesi bulunuyor.

Yıldız Teknik Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İşletme Bölümü Finans Ana Bilim Dalında öğretim üyesi ve “Finans, Kurumsal Yönetim ve Sürdürülebilirlik Araştırma ve Uygulama Merkezi” Direktörü görevini sürdüren Aras, 2013 yılına kadar İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı ve Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürü olarak çalışmıştır. DeMontfort Üniversitesi’nde (İngiltere) misafir öğretim üyeliği yapan Aras, uluslararası araştırma projeleri yürütüyor.

Aras’ın konuşma konularından biri, bugün pek çok kurumun sıklıkla kullandığı “sürdürülebilirlik” kavramı. Aras, bu popüler kavrama farklı bir bakış açısı getiriyor. İşletmelerin sürdürülebilir performansa ulaşma sürecini, sosyal sorumluluk bilinciyle faaliyetlerini gerçekleştirmelerinin önemini, bunun sürdürülebilir firma performansına katkısını dinleyicilerle paylaşıyor. Kısaca, her işletmenin temel hedefi olan “sürdürülebilir bir firma yaratabilmenin” ipuçlarını veriyor. Aras’ın ilgi gören konuşma başlıklarından birini de “Basel” oluşturuyor. Basel bankacılık düzenlemelerinin firmaların kredilendirme sürecinde ne tür değişiklikler getireceğini ve firmaların bu sürece ne şekilde hazırlanması gerektiğini anlattığı toplantılar, küçük ve orta ölçekli şirketlerden uluslararası kuruluşlara kadar farklı ölçekteki pek çok firmaya yol gösteriyor.

Kriz yönetimi, Aras’ın uzmanlık alanı. Krizlerde finansal yönetimi, firmaları başarısızlıktan kurtaran ve sürdürülebilir bir performansa ulaşmalarını sağlayan önemli unsurlardan biri olarak tanımlayan Aras bu alanla ilgili yaptığı konuşmalarında, firmaların kriz ortamında faaliyetlerini nasıl yöneteceklerini, finansal ve finansal olmayan önlemleri ve uygulamaları aktarıyor.

Aras, Georgetown University McDonough School Business Center for Financial Market and Policy’de misafir öğretim üyeliği görevini üstlendi. On tanesi uluslararası olmak üzere çok sayıda akademik derginin yayın kurulunda görev alıyor, uluslararası ve ulusal konferansların sürekli bilim kurulu üyeliğini gerçekleştiriyor. Uluslararası Finansal Yönetim Enstitüsü -IMA Turkish Chapter– kurucu üyeliği ve başkanlık görevini yürütmüş olan Aras, çeşitli kamu kurum ve kuruluşlarındaki çalışma komisyonu üyelikleri ile birlikte Türkiye Şeffaflık Derneği’nin de kurucu üyeliğini yürütüyor.

Konuşma Konuları

  • Sürdürülebilir İşletme Performansı
  • Kurumsal Sosyal Sorumluluk
  • Basel ve Risk Yönetimi
  • Kriz Yönetimi: Hazırlan, Tanımla, Analiz Et, Çözümle
  • Ekonomi

Sadi Uzunoğlu
Prof. Dr.

Ekonomist, Akademisyen

Yatırım Ekonomisi

Sermaye Piyasaları

Sermaye Araçları

Finansman Teknikleri

Makro Ekonomik Gösterge

Aktif Pasif Yönetimi

Biyografi

Sadi Uzunoğlu, ekonominin karmaşık yapısını basit bir dille halka aktarmasıyla ün yaptı ve para piyasalarını hem teorik hem de birbirinden ilginç yaşanmış örneklerle tarihsel bir perspektiften ele alıyor. Uzunoğlu’nun ekonomi dinletileri keyifle öğretiyor.

Ekonomist Prof. Dr. Sadi Uzunoğlu, Uludağ Üniversitesi İktisat Bölümü’nden mezun oldu. Sadi Uzunoğlu, akademik çalışmalarına 1985 yılında İstanbul Üniversitesi, İktisat Fakültesi’nde Araştırma Görevlisi olarak başladı. Ekim 2001 tarihine kadar aynı üniversitede doçent olarak görevini sürdüren Uzunoğlu, akademik kariyerine İstanbul Ticaret Üniversitesi’nde devam etti. Sadi Uzunoğlu, çalışmalarını 2004 yılından bu yana Trakya Üniversitesi İİBF’de sürdürüyor.

Uzunoğlu, akademisyen ve ekonomist kimliğini kusursuz bir şekilde sentezlemesi sonucunda mikro ve makro ekonomiye dair isabetli öngörülerde bulunuyor. Güçlü bir ekonomik duruş sergilemenin yolunun üretimden geçtiğini kaydeden Uzunoğlu, ancak ve ancak yüksek teknolojiye sahip, katma değeri yüksek ürünler üreterek dışa bağımlılıktan kurtulmanın mümkün olduğunu her fırsatta dile getiriyor.

Dünyanın ekonomik sınavdan geçtiğine işaret eden Sadi Uzunoğlu, “Artık eski alışkanlıklardan kurtulup kendimiz ve dünyamız için daha bilinçli yaşama zamanı” diyor.

Uzunoğlu’nun konuşmalarında da sıklıkla ifade ettiği önemli bir tespitini şöyle özetleyebiliriz; “Sıklıkla yaşanan finansal krizler dikkatleri finansal piyasalar ve işleyişi üzerine yoğunlaştırdı. Bankalar, finansal sistemin en önemli kurumları olarak başı çekerek ön plana çıktı. Artık ekonomi denince akla maalesef, finansal sistem ve bankalar gelmeye başladı. Reel ekonomi ikinci plana itildi. Oysa reel ekonomi olmadan finansal sistemin var olması mümkün değil.”

Uzunoğlu, aktif bir yazar ve çok sayıda kitabı var; Para ve Döviz Piyasaları, Temel Ekonomi, Finans Matematiği Çalışma Kitabı, HP Uygulamalı, Güncel ekonomik Sorunlar: Dünya Ekonomisi, Güncel ekonomik Sorunlar: Global Kriz.

Konuşma Konuları

  • Yatırım Ekonomisi
  • Sermaye Piyasası ve Araçları
  • Türkiye Ekonomisi ve Makro Ekonomik Göstergelerin Yorumlanması
  • Dünya ve Türkiye Ekonomisindeki Gelişmeler ve Beklentiler
  • Bankalarda Aktif – Pasif Yönetimi
  • Yeni Finansman Teknikleri
  • Bankalarda Kaynak Maliyeti Hesaplama Yöntemleri ve Finansal Matematik


[/vc_column_text][/vc_column][/vc_row]