Skip to content

Uzmanlar

[vc_row css=”.vc_custom_1586197115242{margin-top: 30px !important;}”][vc_column][vc_column_text]Dikey uzmanlıkta geliştirdikleri bilgilerini cömertçe paylaşan konuşmacılarımız, bilim-inovasyon-tıp-teknik-sanat ve çapraz birikimleriyle ihtisaslarını konuşturuyorlar.[/vc_column_text][/vc_column][/vc_row][vc_row][vc_column][vc_column_text]

Uzman Ara

En Geniş Konuşmacı Portföyü



Gülsen
Çeliker

Innov’Coat A.Ş Kurucu Ortak, Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı, CTO

Biyografi

Gülsen Çeliker, nanoteknoloji konusunda Türkiye’deki en yetkin ve en deneyimli isimlerden biri. Türkiye’de ilkleri teşkil eden çalışmaları nedeniyle uluslararası basında büyük ilgi görüyor, Avrupa’daki pek çok konferansa konuşmacı olarak katılıyor.

Kurucu ortağı olduğu firma Türkiye’de seramik, beyaz eşya, cam, alüminyum, halı sektörleri için projeler yapıyor. Pek çok yerli ve yabancı firma, Innov’coat’un geliştirdiği malzeme ve kaplamaları uygulayarak inovatif, çok fonksiyonlu ürünler sunuyor.

Nanoteknoloji hayatımızı nasıl etkiliyor?

Çeliker, projelerini nanoteknolojiyle ilgili çalışmalar yapan üniversitelerle birlikte yürüterek, üniversite-sanayi iş birliği konusunda da önemli bir örnek sergiliyor. Çeliker, üniversite, devlet ve özel sektör üçlüsünün “nanoteknoloji stratejisi” etrafında buluşması gerektiğine dikkat çekiyor. İleri teknolojinin gelecekte hayatımızı fazlasıyla değiştireceğini belirten Çeliker birkaç örnekle ufkumuzu açıyor: “Arabalarımızın malzemeleri ileri teknoloji olacak ve çarpmaya karşı dayanıklılık kazanacak. Ortam havasının temizliği kontrol altına alınacak. Giysilerimizi bir UV lambadan geçirdiğimizde temizlenecekler. Böylece temizlik için zararlı kimyasalları kullanmayacağız. Aslında işin özü şu; nanoteknoloji hayatımızı değiştirecek. Bugün görebildiklerimiz, duyduklarımız ve yaşadıklarımız yalnızca ilk çalışmalar. Dünyada çok sayıda Ar-Ge çalışması yapılıyor; ileri teknolojiye ciddi bütçeler ayrılıyor.” Çeliker gibi araştırmacılar bize geleceğin kapılarını aralıyorlar.

İnovatif  projeler

Çeliker ODTÜ Kimya Mühendisliği Bölümü’nden mezun. Aynı bölümde yüksek lisans ve doktora çalışmaları yaptı. ODTÜ’de araştırma görevlisi olarak çalıştı. Akzo Nobel’de araştırma uzmanı olarak sanayideki ilk görevine başladı. DYO’ya geçti. Önce otomotiv ve sanayi boyalarında yöneticilik, ardından Yaşar BASF’da Genel Müdür Yardımcılığı yaptı, Ar-Ge ve Kalite ekibini kurdu.

Yaşar Boya ve Kimya Grubu Ar-Ge Koordinatörlük görevini üstlenen Çeliker, 2009’da Avrupa’nın üçüncü büyük boya firması Materis ile ortaklık yaparak nanoteknolojik kaplama ve malzemeler geliştirmek, üretmek ve satmak üzere kendi şirketini kurdu. Çeliker, halen, her biri kendi sektöründe öncü sanayi firmalarına projeler yapıyor, inovatif ürünler geliştiriyor.

Konuşma Konuları

  • Türkiye’de Nanoteknoloji
  • Gelecek Ne Getirecek?
  • Yeni Fonksiyonlar ve Yeni Pazarlar
  • Yeni Teknolojiler, İnovasyon ve Girişimcilik
  • Nanoteknoloji Uygulamaları – Sektörel Fırsatlar

Videolar

Yasemin
Bradley

Tıp Doktoru, Beslenme Danışmanı

Biyografi

Dr. Yasemin Bradley 9 Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi mezunu, İngiltere’de Avrupa’nın en önemli alternatif terapi okulu ITEC’te “Beslenme ve Diyet” alanında eğitim görüp, diploma aldı. TRT spikerlik sınavlarını kazanınca bir dönem görsel medyada çalıştı. Kanal D’de ana haber bültenini sundu. 1996’da Magazin Gazetecileri Derneği tarafından “Yılın En İyi Kadın Haber Spikeri” seçildi. Londra BBC Türkçe Servisi’nde prodüktörlük eğitimi gördü. Bradley; kurumsal beslenme danışmanlığı hizmeti ve eğitimi veriyor. TRT Haber’de “Dr. Yasemin Bradley ile Reçetesiz Hayat” programı unutulmayan çalışmalarından biri.

Dr. Bradley sağlıklı ve güzel kalmanın keyifli olabileceğini öğretiyor. Esas olanın,  diyete başlamak değil, bir yaşam stiline başlamak. Bradley moda diyetlerin çoğunun yanlış bilgilerle dolu olduğunu söylüyor. “Önemli olan kişinin doğru beslenmesi ve egzersiz yapması. Zaten doğru beslenen kişi kilo vermeye başlıyor” diyor. Erkeklerin kas yoğunluğunun daha fazla olması nedeniyle kilo vermek konusunda kadınlardan daha avantajlı olduğunu söyleyen Bradley, kas hücrelerinin yoğunluğunun kalorinin daha hızlı yakılmasında etkili olduğunu belirtiyor. Kilo verme amacıyla diyet yapmanın işe yaramayacağını vurgulayan Bradley sözlerini şöyle sürdürüyor: “Londra’da derse giren hocalarımızın söylediği ilk söz; ‘Diyetler işe yaramaz!’ olmuştu. Gerçekten de diyetler işe yaramıyor. Çünkü bir anda normal beslenme biçiminizden çıkıp yiyecekleri aşırı derecede kıstığınız zaman, vücut bunu bir kıtlık tehlikesi olarak algılıyor. Metabolizmanızı birden bire düşürmeye başlıyor. İki, üç ay diyete devam ettikten sonra normal beslenme biçiminize geri döndüğünüzde, artık azalan metabolizmanız öğütmekte güçlük çekiyor ve daha çok kilo almaya başlıyorsunuz. Onun için yiyeceği aşırı kısan, çabuk kilo verdiren diyetler doğru değil.”

Konuşma Konuları

  • Hastalıklara Karşı beslenme
  • Kadın Nasıl Beslenmeli?
  • Erkek Nasıl Beslenmeli?
  • Bir Şirketi Zayıflatmak; Birlikte Hafifleyelim
  • Örnek Menü

Videolar

Deniz
Türkali

Oyuncu, Senarist, Yazar

Biyografi

Deniz Türkali Türk sinemasına emek vermiş tecrübeli bir oyuncu ve senarist. Oyunculuk, konuşma sanatı üzerine dersler konferanslar veren Türkali, DOT Tiyatro ve 2. Kat Tiyatro’da oyunlar sergiliyor. Hayatımın Yemekleri adlı kitabı yayına hazırlanan oyuncunun hayat öyküsünü ise Murat Çelikkan yazdı. Hazırlığı tamamlanmak üzere olan nehir sohbetleri yakın bir zamanda yayınlanacak.

Oyuncunun “Mine” ve “Minik Serçe” olmak üzere kaleme aldığı iki farklı senaryosu da bulunuyor. Türkali’nin hayatında sinemanın yeri çok özel. Yönetmen Atıf Yılmaz ile ikinci evliliğini gerçekleştiren Türkali için sanat ve edebiyatla yoğrulmuş bir ailede dünyaya geldi. Babası yazar Vedat Türkali, Deniz Türkali’nin kültürel ve siyasi çizgisinde çok önemli rol oynadı.

Sinemayla iç içe yaşayan oyuncunun hayatında Nişantaşı Kız Lisesi’nde okuduğu yıllar bir dönüm noktası kabul edilebilir. O yıllarda tiyatroyla tanışan oyuncu Şişli Koleji’nde eğitimi sürdürdükten sonra Konservatuar Tiyatro Bölümünü kazandı. Türkiye’de iki yıl okuduktan sonra eğitimine Londra’da devam etti. İtalyada Dario Fo, Franca Rame ile çalıştı. Müzik çalışmalarını yürütürken bir yandan da Milliyet Yayınları’nda yayın danışmanlığı yaptı. Yıllar 1980’i gösterdiğinde Türkali yeniden oyunculuğa döndü. Elbette müziği tamamen bırakmadı. Üstelik müziğe olan tutkusu Türkali’ye tek kişilik tiyatro oyunlarında başarıyı getirdi. Radyo programları hazırlayıp sundu, köşe yazarlığı yaptı, sinema ve televizyon filmlerinde oynadı, senaryo yazdı. “Kaktüs”  dergisinde, Milliyet gazetesinde, Hayat Dergisinde gazetecilik yaptı. Milliyet, Hürriyet, Radikal gazetelerinde çeşitli konularda yazdı. Kamelyalı Kadın müzikalinde Prudence Duvernoy’u canlandırdı. Sanatla uğraşırken bir yandan da iş hayatına atılan Türkali 5. Kat Restaurant ve Leyla Café’yi işletti.

Türkali, konservatuar eğitimini Londra’da tamamladı. Sosyal ve siyasi yazılar yazdı, etkinliklere katıldı. dergisinde ve “Kriter” dergisinde Avrupa Birliği ülkeleri sinema tanıtım yazıları yazdı. “Şehvet” adlı bir albümü bulunan oyuncu Galip Derviş, Hürrem Sultan, Gece Melek ve Bizim Çocuklar, Eylül Fırtınası, Dudaktan Kalbe gibi birçok sinema ve televizyon filminde rol aldı. Deniz Türkali yalnızca sinemayla ilgilenmedi, müzik de onun hayatında önemli bir yer tutuyor. İlk evliliğini İtalyan şarkıcı Ernesto Casalini ile yapan oyuncu ömrünün neredeyse yarısını ünlü sinema ustası Atıf Yılmaz ile geçirdi.

Konuşma Konuları

HERKES OYNAYABİLİR Mİ?

BEDEN DİLİMİZİ KULLANMAYI BİLİYOR MUYUZ?

Çocukken oynadığımız oyunları hatırlarsak oynamanın hiç de o kadar zor olmadığının ilk işaretlerini görürüz.

Oyun, hayatın her alanında  hayatımızın tam da göbeğinde var olan bir eylem. Her zaman sahneye çıkarak ya da kamera önünde oynanmak gerekmez. Bazen bilerek, bazen kendiliğinden “oynarken” buluruz kendimizi. Kendinize bir sorun kimseyle paylaşmanıza gerek yok, yalnız kendinize sorun; inanmadan ama inanırmış gibi yaparak söylediğiniz ne çok şey var değil mi? İş hayatında, sosyal hayatta, aile ilişkilerinde, arkadaşlıklarda… Hayatta ne  isle uğraşırsak uğraşalım oynamaya mecburuz. Başta uygarlık gereği… Güne çok kötü başladınız başınız ağrıyor, eşiniz ya da sevgilinizle tartıştınız, işe geldiniz bir çalışma arkadaşınız ya da yöneticiniz size “günaydın” dedi. İçinizden geçeni burada tekrarlamayalım ama  cevabınız eğreti bir gülümsemeyle de olsa “günaydın” olacaktır. Şimdi iyi oynamak var kötü oynamak var. Eğer o selamdan yöneticiniz sıkıntınızı anladıysa başınız dertte demektir. İki kez daha tekrarlandığı takdirde hakkınızdaki izlenim hiç de iyi olmayacaktır.

Beden dilinin önemi işte bu örnekte öne çıkar. Oynamak’la numara yapmak arasındaki fark yalnız tonlamayla değil vücut dilini nasıl kullandığınızla da ortaya çıkar. Yani hayattaki iyi oyunculukta önemli olan, karşınızdakine ya da karşınızdakilere oynadığınızı belli etmemek. Karşınızdaki ya da karşınızdakiler oynadığınızı anlamışlarsa büyük ölçüde çuvallamışsınız… Bir başka ifadeyle çok kötü oynadınız demektir. İkna etmek, sahiciliğe inandırmak zor iş. Hele içten içe söylediklerinize kendiniz bile inanmıyorsanız, hemen açık vermeniz işten bile değil. “Güzel soru”, “tam da bunu söyleyecektim” tarzı klişeler çok geçmişte kaldı. Seçilen cümleler, o cümlelerin tonlamaları çok önemli. Vücut dilini spor yaparak da doğru kullanamazsınız. Her duruşun her hareketin her mimiğin bir anlamı var. O zaman nasıl iyi oynayacağız?

BİR MOTİVASYON OLARAK AŞK’A VAKİT VAR MI?

Çok sevdiğim genç bir arkadaşıma “Eşinle flört ediyor musun?” diye sormuştum. Biraz da şaşırarak “Deniz hanım hiç vaktim olmuyor çok çalışıyorum” demişti. “Çok üzücü” diye düşünmüştüm. Ona  “sakın ha sakın, ne yap yap vakit ayır” diye sıkı sıkı tembih etmiştim. Çalışma hayatımız evdeki flörtü bile engelliyorsa, ya hayatı en keyifli kılan unsurlarından biri olan “flört etmeyi” bilmiyoruz ki bu hayatı nasıl yaşadığımıza dair birçok sorunu birlikte getirir, ya da gerek duymuyoruz ki bu belki daha da vahim bir durumla karşı karşıyayız demektir. Hayatını sadece işten ibaret sananlar iş hayatında asla uzun süreli başarılı olamazlar. Hayatı tek bir şey üzerine kurmak sadece o şeye konsantre olmak asla başarının sırrı değildir.

Yaşamayı bilmek bir tür sanattır. İş hayatını zevkli kılacak küçük hazları asla es geçmemek gerekir. İş hayatı asık suratla lanet ederek sürdürülemez. Her an ne yaparsanız yapın yaratıcılığınızı kullanmak zorundasınız. Ne kadar çok “Endorfin” salgılarsak o kadar enerjik oluruz. Aşk hali zaten mutluluğun zirve yaptığı bir durum. Bu, herkes için, her an ele geçirilebilecek bir bağış değil biliyorum. Ama bir de şuradan bakalım; aşk bir ruh hali; o zaman, birine aşık olmuyoruz. Önce aşık oluyoruz sonra biri giriyor devreye… Hiç kimse olmasa da denk düşmese de o aşk halidir asıl önemli olan. Sizi motive edecek “endofin”e zirve yaptıracak olan da budur. Yani başarının sırrı ufak tefek ayrıntılarda gizlidir. O ayrıntı dediğimiz şeyler bizi motive ederken çalışmalarımızda da verimi artırır.

ZAMANI KULLANMAK HAYATI KULLANMAK

Hayatımızı nasıl kullanıyoruz? Üstelik bir daha ele geçirmemize imkan olmayan bir zaman dilimiyle kısıtlı. Bu iki dinamik aynı zamanda birbirleriyle var olabiliyor. Ve ayrıca herkesin hayatı ve zamanı bir bakıma çok benzer, bir bakıma çok farklı. Hepimizin hayatı birbiriyle son derece ilişkili…

Hayatın ve zamanın kullanımını ele geçirmemiz zaten “bir zaman” alıyor. Bunu farketmemiz “hay allah zaman nasıl da çabuk geçiyor” demeğe başlamamız da gene epey bir zaman alıyor. Bir yandan kendi hayatımızı elden kaçırmamaya çalışırken ihtiyaç duyduğumuz diğer hayatlarla da ilişki içinde olduğumuzu unutmamamız gerekiyor. Ne işle uğraşırsak uğraşalım zamanı kullanmayı bilmiyorsak hayatımızı bir anda alt üst edebiliriz. Yalnız kendi hayatımızı da değil birlikte çalıştığımız, yaşadığımız diğer insanların hayatlarını da…

İş hayatında en önemli şeylerden biri bilgi paylaşımı, yönetimi. Bir o kadar da önemli olan zamanı paylaşmak ve yönetmek. İş hayatımızı, zamanın boşa harcanmasına asla göz yummadan nasıl yönetebiliriz? Zamanın boşa harcanmasını nasıl önleriz? Bunu nasıl mümkün kılabiliriz?

Unutmayalım “Money is time, time is money!”

İLETİŞİM BECERİLERİ

Yaşamımızda her dokunuş bir iletişimdir. Her ne yaparsanız yapın doğru İletişim kurmak size başarı, mutluluk, keyif, güçlü ve sağlıklı ilişkiler olarak dönecektir. Biraz özen, biraz sabır biraz pozitif düşünce ve güçlü bir dille başarır mıyız dersiniz?

Tunç
Fındık

Profesyonel Dağcı, Eğitmen

Biyografi

Tunç Fındık, dağcı. Böyle bir spor insanını tek kelimeyle anlatmak tabii ki mümkün değil, zaten büyük bir haksızlık. O ömrünü dağlara ve tırmanışa vakfetmiş uluslararası başarısı olan dağcı.

Dünyamızdaki toplam 14 adet 8000 metrelik dağların tümüne çıkmayı içeren 14×8000 projesi ile ilgilenen Tunç Fındık, 2019 yılı sonu itibarıyla 13 adet 8000 metrelik zirveye tırmandı ve Everest’e iki kere, farklı rotalardan çıkan ilk Türk oldu. Bilkent Üniversitesi’nde ünlü dağcı ve konuşmacı Nasuh Mahruki ile Dost Dağcılık Kulübü’nü kurdu. AKUT Arama Kurtarma Derneği üyesi.

Tunç Fındık, “Dağların hepsi çok güzel ve büyüleyici. Karlısı da taşlısı da ayrı güzel” diyerek tanımladığı dağlara tutkun. Her tırmanışta türlü zorluk ve engelden geçse de neredeyse her yıl Türk bayrağımızı yeni bir zirveye dikmeyi başarıyor.

Biz uzaktan izleyenler için dağa tırmanmak asıl mesele gibi duruyor, oysa Fındık, “Çıkmayı da bileceksin, inmeyi de…” diyor. Bir tırmanıştan sağ salim dönebilmenin dağcılık açısından başarının tanımı olduğunu söylüyor: “Dağcılıkta zirveye varmak önemlidir. Tıpkı cümle sonundaki nokta gibidir ama en önemli şey değildir. Başarılı bir tırmanış için zirveye çıkmak kadar inmek de önemli.” Pek çok engelle karşılaşılan tırmanışlarda, sorunları çözebilmek ve yola devam edebilmek için belli bir plan, hedef, liderlik, takım çalışması, lojistik, motivasyon ve tüm bun unsurların başarılı biçimde yönetimi gerekiyor.

Fındık’ın konuşmaları görsel bir şölen. Sunumları, dağa tırmanmanın keyfini, korku ve cesaretini, soğukların esaretini inişlerin tehlikesini… Unutulmaz karar anlarının zorluğunu, bayrağı dikerken yaşanan zafer sarhoşluğunu olduğu gibi dinleyene geçiriyor. Yaklaşık 35 bin adet dia ve dijital fotoğraftan oluşan bir arşivi bulunuyor. Tunç Fındık özellikle Orta/Batı Toroslar ve Doğu Karadeniz Kaçkar Dağları’nda 150 kadar yeni rotanın ilk tırmanışlarını gerçekleştirdi. Ayrıca Nepal, Tibet/Çin, Pakistan, Kazakistan, Tacikistan, Kırgızistan, Fransa, İsviçre, Bulgaristan, İran, Gürcistan, Arjantin, Tanzanya, Kenya, Rusya Federasyonu ve İskoçya’da tırmanışlar yaptı.

Tunç Fındık, ‘Dağcılık- Zirvelerin Özgürlüğü’ olmak üzere, toplamı 2500 sayfayı bulan, dağcılıkla ilgili beş kitabın İngilizce’den Türkçe’ye çevirisini yaptı ayrıca kendine ait 10 adet özgün kitabı bulunuyor.

Konuşma Konuları

  • Zirveye Yolculuk
  • Tanrıların Tahtına Yolculuk/Everest,
  • Karakurum’da 80 Zorlu Gün,
  • Turkuvaz Tanrıça’nın Zirvesinde,
  • Zirveden Bakınca,
  • Himalaya Günlüğü,
  • Dağcının Gözünden Kafkasya’nın Yalçın Doruğu: Ushba

Videolar

Hakan
Güldağ

Gazeteci, Yazar

Sektör Analizleri

Türkiye Ekonomisi

Ekonomi Gazeteciliği

Güncel Gündem

Yorumcu

Biyografi

Hakan Güldağ tesadüfen başladığı gazetecilik mesleğinde basamakları birer birer çıkarak yöneticiliğe yükselmiş bir isim. “İçerik ürettikçe varız” diyen Güldağ, Türkiye’de ekonomi gazeteciliğinin yıldızını parlatan bir isim. Nasıl Bir Ekonomi Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Güldağ, basın özgürlüğü, ekonomi gazeteciliği, sansür ve gazeteciliğin geleceğine dair dikkat çeken konuşmalar yapıyor.

Sektörel analizler

Orta öğrenimini Darüşşafaka ve Pertevniyal liselerinde üniversite eğitimini İstanbul Üniversitesi Basın Yayın Yüksek Okulu ile Boğaziçi Üniversitesi Temel Bilimler Fakültesi’nde Tarih bölümünde tamamlayan Güldağ, “Ekonomi gazeteciliği” kavramının önemli temsilcilerinden.

Güldağ’ın yayıncılıkla tanışması, arkadaşlarıyla “İlk Adım” adlı siyasi dergiyi çıkarmaya başladıkları 1985 yılına uzanıyor. Güldağ ekonomi gazeteciliğine, ufuk açıcı pencerelerden bakmayı seviyor. Bardağın dolu tarafı diye tariflemek mümkün. Özellikle Anadolu’da üretim, tarım ve hizmetlerde güncel bilgi ve donanımı ile kuvvetli haber kaynaklarına sahip olan Güldağ, ülkenin nabzını sektörler ve iş kolları anlamında elinde tutuyor.

Gazeteci bakışı

Uzun yıllar Dünya gazetesinde yayın yönetmenliği yapan Güldağ, “Mesleği ondan öğrendim” dediği Nezih Demirkent okulundan mezun. Bir dönem, Demirkent’in anısına ve gazetecilik aşkına sahip çıkarak Türkiye’de yakın tarihte ilk kez bir yayın kuruluşunu batmaktan kurtarmakla kalmadı, mesai arkadaşlarını sermayedar yaparak örnek bir girişim modeli yarattı.

Mesleğe yalnızca icra eden ve yöneten olarak değil meslek örgütlerine verdiği önem ve ayırdığı zamanla da anılmalı. Ekonomi Muhabirleri Derneği İstanbul Şubesi Genel Sekreterliği görevini yürüttü. 2005’te Brüksel merkezli Avrupa Ekonomi Basını Federasyonu (EBP) İcra Kurulu Üyeliğine seçildi. 2010 Ekim ayından bu yana Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Meslek İzleme Komitesi üyesi ve Türkiye Medya ve İletişim Meclisi (TOBB MİM) Başkanı olarak görev yapıyor.

Konuşma Konuları

Ekonomi

  • Türkiye Ekonomisi
  • Medya ve Ekonomi Gazeteciliği
  • Gündem ve Gündeme Dair Yorumlar

Videolar

Şeref
Oğuz

Gazeteci, Yazar

Tüketici İçgörüsü

Karar Verme

Davranış Ekonomisi

Tutum Davranış

Pazarlama Trendleri

Akıllı Alışveriş

Biyografi

Şeref Oğuz Türkiye’nin önde gelen ekonomi yazarı ve ekonomist gazetecilerinden.

Ekonomiden teknolojiye güncel gelişmeler

Ekonomi alanına sığmayan ruhu, bilişim ve teknoloji ağırlıklı alanlarda kritik roller üstlenmesine vesile oldu. Örneğin, dünyanın ilk sanal mitingine (1996) imza atan Şeref Oğuz, “bedensiz özgürlük ve sanal kültür” üzerine sayısız makale, yazı ve söyleşi üretti. Anadolu’yu karış karış dolaşarak KOBİ’lere Yeni Ekonomi Konferansları veren Şeref Oğuz, uzun yıllar Sabah Gazetesi’nde Ekonomi Müdürü ve köşe yazarı olarak çalıştı.

Kabına sığmayan fikirlerini eğitiminde de görebilirsiniz. Oğuz, İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi mezunu, aynı üniversitede yüksek lisans ve ekonomi doktorası yaptı. Londra Üniversitesi’nde “Sufficent Knowledge” konusunda araştırmalar gerçekleştirdi, gazeteciliğe Sabah Gazetesi’nde (1970) başladı. Oğuz, Tercüman Gazetesi Ekonomi Servisi Müdürlüğü, Günaydın Gazetesi Bölge Gazeteleri Yayın Sorumluluğu, Meydan Gazetesi Ekonomi Yönetmenliği, Milliyet Gazetesi Ekonomi Yönetmenliği ve Kanal 6 ve Yeni Yüzyıl’da yöneticilik görevlerinde bulundu, Dünya Gazetesi’nde yazdı. Şeref Oğuz halen Nasıl Bir Ekonomi Yayın Kurulu Başkanı olarak görev yapıyor.

Eğitim projeleri

Bilgi ekonomisi, yeni ekonomi ve değişim üzerine yaptığı araştırmalarla tanınan Şeref Oğuz, Internet Society kurucularından. İnternetteki ilk büyük Türk gazetesi Milliyet.com projesini yöneten Şeref Oğuz, bilgisayar destekli eğitim için geliştirilen “Her Okula Internet” projesinin öncülerinden.

Yönetim danışmanlığı

Yıllar içinde cesaretle gazeteciliğe ara veren Oğuz, 1999’da Koç Holding Yeni Ekonomi danışmanlığı görevini üstlendi.  Oğuz, Koç Holding Bilgi Grubu Danışmanı olarak görev yaptı. Bilgi Üniversitesi e-MBA akademik kadrosunda Sanal Kültür dersleri verdi. Ulusal Rekabet Araştırmaları Kurumu, Türkiye Zekâ Vakfı Yönetim Kurulu üyeliği yapıyor. Oğuz, aynı zamanda Türkiye Satranç Federasyonu Yönetim Kurulu, Internet Kurulu üyesi. Şeref Oğuz, Meclis Bilgi Grubu parlamento dışı üyeliğinde de bulundu.

İstanbul Sanayi Odası (ISO)’da Danışman olarak görev yapan Şeref Oğuz, TRT, Habertürk, Ekotürk, BloombergHT, NTV, Kanal24 kanallarında gündemin nabzını tutuyor.

Konuşma Konuları

  • Makro-mikro ekonomi
  • Teknoloji yönetimi
  • Türkiye’de iş yapma kültürü
  • Küresel trendler
  • Değişim-dönüşüm yönetimi
  • Eğitim

Videolar

Coşkun
Aral

Belgesel film yapımcısı

Arşiv

Belgesel

Tarih

Seyahat

Gezi

Gazetecilik

Biyografi

Coşkun Aral, deneyimli bir gazeteci, haberci, uluslararası savaş fotoğrafçısı, gezgin, macera insanı, belgesel yapımcısı… Aral’ı anlatmak için kelimeler yeterli değil. Durmak nedir bilmeyen, Türkiye ve dünyanın dört bir yanını karış karış gezip gören, keşfeden, üreten ve paylaşan Aral, farklı projeleriyle İndeks Konuşmacı Ajansı’na çözüm ortağı olarak katılıyor.

Farklı kültürler, farklı hikayeler

Aral, 1974 yılında basın fotoğrafçılığına başladı. 1977 yılı kanlı 1 Mayıs olaylarında çektiği fotoğraflar Sipa Press aracılığı ile tüm dünyada yayımlandı. Sipa Ajansı’nın Türkiye muhabirliğini üstlendi. Bu arada Türk basınında da Türk Haberler Ajansı, Milliyet, Hürriyet gazeteleri ile freelance çalıştı. 1980’den itibaren Times, Newsweek, Paris-Match, Stern, Epoca gibi dergiler adına Polonya’daki ünlü Gdansk görevinde, Lübnan, İrlanda, Çad ve Uzak Doğu’daki savaşlarda fotoğraf çekti. 1980’de kaçırılan bir uçakta, ilk kez hava korsanlarıyla röportaj gerçekleştirdi. Türkiye’nin ilk bilgi ve belge kanalı İZ TV’yi kurdu. Time, Newsweek, Paris-Match, Stern, Epoca gibi dergiler adına savaş fotoğrafçısı olarak mesleğini zirveye taşıdı.

Aral’ı ve kariyerini kendi sözleriyle tarif etmek belki de en doğrusu olur; “Yıllar boyunca bir belgesel fotoğrafçısı olarak dünyada seyahat ettiğim, dokularına indiğim yüzlerce ülke ve coğrafyada yaşanan anları belgelerken, hep aklımda tüm ayrıntılarıyla bilginin belgeye dönüştürülmesi için daha neler yapılabileceği vardı.”

Coşkun Aral’ın dünyasına hoş geldiniz!

Konuşma Konuları

Sayısız ülkeye seyahat etmiş, Türkiye’nin her köşesini avucunun içi gibi bilen bir gezgin Coşkun Aral. Aral, Türkiye’de ve dünyada birçok insanın bilmediği özel kentlere ve bölgelere geziler düzenliyor. Bu gezilerde gidilen yerin kendine has özelliklerini gözler önüne seriyor, katılımcılara eşsiz bir deneyim yaşatıyor. Türkiye ve yurt dışı gezilerinde özel gruplara eşlik eden Aral ile dünyayı yeniden keşfetmeye hazır mısınız?

  • “Futbol Haricinde Astronomiden Gastronomiye Her şey”
  • Corona Sonrası Sıra Dışı Seyahat Rotaları,
  • Sıra Dışı Mimariler

İnsanın Savaşı, Savaşın İnsanı

Coşkun Aral, “İnsanın Savaşı, Savaşın İnsanı” isimli sunumunda belgeselcilik ve savaş muhabirliği kariyerinde karşılaştığı olaylar ve insanların görselleriyle, hikayelerini harmanlıyor.
Hedefler ne kadar ulaşılmaz görünürse görünsün, her zaman her şeyi başarmanın bir yolunun olduğunu vurguladığı konuşması ile dinleyenleri zoru başarmak konusunda etkileyici sunumuna ortak ediyor.

Savaşın insanından insanın savaşını dinlemek isteyenler için belirtilen tüm konular, toplantıların temasına göre şekillendiriliyor. Sunumları risk alma, zaman yönetimi, liderlik ve takım ruhu konularında ilham verici örneklerle dolu.

Sizin de bir belgeseliniz olsun!

Usta belgeselci Aral’ın çektiği belgeselleri yıllardır ilgiyle izliyoruz. Bugüne kadar oluşmuş ve bin bir emekle hazırlanmış devasa arşivi ise son derece değerli. Aral, İndeks Konuşmacı Ajansı çözüm ortağı olarak firmalara belgeseller hazırlıyor. İstenildiği takdirde zengin arşivinden de faydalanma imkanı sunan Aral, gerektiğinde firmanın hedefleri doğrultusunda yeni belgesellere imza atıyor. Neden siz de Coşkun Aral ile bir belgesel yapmıyorsunuz?

İlgi çeken konuşma başlıkları

  • Bilgi iyileştirir, bilgi kazandırır
  • Kent Kültürü, Yaşam ve Mimari
  • Sıra Dışı Seyahat Parkurları
  • Sıra Dışı Yaşamlar
  • Sıra Dışı Tedaviler
  • Sıra Dışı Giysiler/ Makyajlar/ Saçlar
  • Sıra Dışı Yemekler ve Pişirme Yöntemleri
  • Sıra Dışı İnançlar, Ayinler, Düğünler
  • Dünyanın Kadınları ve Çocukları
  • Gezi ve Macera
  • İlk İnsandan Günümüze 360 Derece Yerküre…

Fotoğraf & Video Workshop’ları

Coşkun Aral, mesleki birikimini rehber edinmek isteyen gruplar için fotoğraf çekim & belgesel çekim workshop’larına katılıyor.

Belirlenen gezi parkurlarında hem teknik bilgilendirme yapıyor hem de seyahat edilen bölgeyi “Haberci” bakışıyla tanıtıyor.

Etkinlik süresince çekilen fotoğraf ve video kayıtlar etkinlik sonrası Coşkun Aral tarafından değerlendiriliyor.

Diğer projeler…

Aral firmaların ihtiyaçlarına göre farklı çalışmalar da gerçekleştiriyor. Bu çalışmalardan bir tanesi çeşitli firma çalışanlarına yemek atölyeleri düzenlemek. Bir lezzet avcısı olan Aral, Türkiye’nin ve dünyanın dört bir köşesinde tattığı farklı lezzetleri bu atölyelere taşıyor, aşçıların yardımıyla hazırlanan yemeklerin hikayesini de paylaşmayı ihmal etmiyor. Coşkun Aral’ın çeşitli kitap çalışmaları da bulunuyor. Türkçe ve yabancı dilde basılmış pek çok kitabı bulunan deneyimli gazeteci, şirketler adına da istekler doğrultusunda kitap hazırlayabiliyor.

Videolar

Hakan
Kırkoğlu

Danışman Astrolog, Eğitmen, Yazar

Burçlar

Astroloji Haritası

Yıldız Haritası

Fütüroloji

Biyografi

Hayatın DNA’sı

R. Hakan Kırkoğlu, astrolog, fütürist, tarihçi, geleceği okuyan renkli bir kişilik. Bir astrolog trendleri yakından takip ederek, geleceği gerek bireyler gerekse kurumlar için anlamlandırabilir. Farklı disiplinlerde eğitim alıp, farklı disiplinlerde kariyer peşinde koşan Kırkoğlu’nun gelecek analizindeki isabet oranı tesadüf değil. Başarılı bankacılık kariyerini hayalini gerçekleştirme pahasına bırakabilecek kadar cesur.

Kırkoğlu, İTÜ İşletme Mühendisliği’nden mezun olduktan sonra Boğaziçi Üniversitesi Ekonomi Bölümü’nde yüksek lisans yaptı. 1993-2000 yılları arasında bankacılık sektöründe Hazine, Araştırma ve Finansal Kurumlar bölümlerinde görev aldı. En son 2000 yılında DenizBank’ta çalışırken bankacılık kariyerini bırakarak, astroloji konusuna yöneldi. İngiltere’de Faculty of Astrologicial Studies’de eğitim aldı. Türkiye’de kendi danışmanlık şirketini kurdu. Kırkoğlu bir grup arkadaşıyla birlikte, 2000 yılında Astroloji Birliği Derneği’ni (Astrobil) kurdu. ABD’de yapılan Birleşik Astroloji Kongresi’nde (UAC 2008) Dünya Astrolojisi Koordinatörü olarak görev aldı. Kırkoğlu, ülkemizde ilk defa astrolojinin üniversite çatısı altında yer almasını sağladı.

1997 yılında Londra’daki Faculty of Astrological Studies’den diplomasını Cordelia Mansall Veritas Award ile birlikte alan Kırkoğlu, ayrıca bu fakültede 2009 yılına kadar Türkiye temsilcisi ve uzaktan öğretim görevlisi olarak yer aldı.

2003 yılında ISAR (International Society for Astrological Research) temsilcisi olarak Los Angeles’ta gerçekleşen konferansta Orta Doğu’da savaş ve barış döngüleri ve Arap noktaları adlı sunumları gerçekleştirdi.

Uzun yıllara dayanan eğitim çalışmalarını 2005 yılından itibaren “Göklerin Bilgeliği Okulu” adı altında üç yılı kapsayan bir sertifikasyon programına dönüştürdü.

Astrolojiyi, insanın yapısına dair genetik kodların saklı olduğu DNA’ya benzeten Kırkoğlu, astrolojinin de insan yaşamının DNA’sı olduğunu söylüyor. “DNA yapımız bizim saçımızın, gözümüzün rengini ve hangi hastalıklara karşı hassas olduğumuzu gösteriyor. Astrolojik harita hayatın DNA’sı gibi değerlendirilebilir. Bir başka bakış açısıyla, manyetik kartlar vardır. Aynı bu kartlar gibi harita hayatımızda belli kapıları açıyor, belli kapılarıysa açmıyor. Hayat bizi başka kapılara doğru yöneltmeye çalışıyor. Astroloji, hayatın içinde, hayatla beraber nasıl akabileceğimizi gösteriyor. Astroloji, hayatın ritmine kendimizi uydurmakla ilgili. Astroloji, son derece basit ve aynı zamanda mükemmel bir dil. Bu dille, karşımıza çıkan birtakım olayları ve zamanları tanımlayabiliyoruz. 12 burç bunu kategorize ederek gösteriyor. Bu 12 burç içinde hayatın bütün boyutlarını görebiliyoruz. Koç burcundan Balık burcuna kadar hayatta karşımıza çıkan farklı davranış şekillerini görüyoruz” diyor.

Astroloji konusundaki bilgi paylaşımını Milliyet Gazetesi’nde yazdığı yazılarla devam ettiriyor.

Konuşma Konuları

Astrolojik HR; Burçlara göre yetkinlikler
Bir kişinin astrolojik haritası değerlendirildiğinde, o kişinin sadece psikolojik eğilimlerini değil, aynı zamanda yeteneklerini, duygusal açıdan rahat bulduğu ve motive olduğu yönleri, dikkatini nasıl kullandığını ve ilişkiler alanında nasıl tepkiler geliştirdiğini de analiz edebilirsiniz. Astrolojik haritanın tamamı bize iş hayatındaki yetkinliklerle ilgili bütüncül bilgiler verir. Bu konuşmada, kişilerin hem çevreleri hem de geçmiş-gelecek tasarımları düzlemindeki etkinlikleri üzerinde duruyoruz. Aynı zamanda kariyerin dönüşüme uğradığı kriz ve gelişme fırsatlarından söz ediyoruz.

Türkiye ve Dünya Sosyal, Ekonomik, Politik Trendler
Tarihsel döngüler göz önüne alındığında, aslında olayların hiç de rastlantısal olmadıklarını, tarihin belirli kalıplar izleyerek yeni gelişim çizgilerine doğru ilendiğini görebiliriz. Satürn ötesindeki yavaş gezegenlerin döngüleri, geçtikleri burçlar hem dünyasal trendleri, hangi konuların öne çıktığını, kısaca zamanın kalitesini ortaya koyarlar. 20 yılda bir gerçekleşen Jüpiter-Satürn birleşimleri özellikle ekonomik, politik paradigmaları öne çıkan çıkar. Çatışmalarını ve dünya çapında düzeyde ekonomik dalgalanmaları gösterirler. Bu sunumda, hem Türkiye’nin gelişim süreçlerini tarihsel açıdan ortaya koyacağız hem de dünya çapında trendlere, olası krizlere ve fırsatlara değineceğiz.

Şirketlerin astroloji haritaları; grup haritası
Kişilerin doğum haritaları olduğu gibi, şirketlerin de doğum anları vardır ve bu an Ticaret Sicil Gazetesi’ne geçmeleri ile hukuki bir anlam kazanır. Bir şirketin kuruluş haritasına bakıldığında, SWOT analizinin kullanılabileceğini görebiliriz. Şirketin güçlü olduğu alanlarını, yönetimini, liderlik yeteneğini, çalışanlarının kapasitelerini, medya ve halkla İlişkilerini ele alabiliriz. Bu buluşçu yaklaşım bize sadece şirketin bize vadettiği kapasiteyi açıklamakla kalmaz aynı zamanda farklı zaman aralıklarında hangi yönde ilerleyebileceği yönünde, stratejik bilgiler sunar. Kuşkusuz şirket yönetiminde, yöneticilerin astrolojik analizleri, bir araya geldiklerinde nasıl bir sinerji oluşturacakları, yöneticilerin ortak, kompozit haritaları üzerinde görülebilir. Yönetimden bir kişinin ayrılması ya da yeni bir kişinin katılması ile ortaya çıkabilecek yeni dinamikleri görmek, ilgi çekici olabilir. Bu çalışmada, şirket haritasının nasıl değerlendirilebileceği örneklerle ele alınıyor.

Fütüroloji
Orta ve uzun vadede döngüler incelendiğinde, sosyal trendlerin, teknolojik açılımların incelenmesi, geleceği düşünmek ve tasarlamak açısından zengin ipuçları sunar. Bu sunumda, 20. yüzyıldan devralınan gezegen döngülerinin 2020’lere doğru hangi yönlere gidebileceği konusunda ipuçlarını araştıracağız. Gezegen döngüleri eşliğinde, global siyasi ve ekonomik konjonktörler, yeni siyasi politikaların ortaya konması ve değişik ülke ve organizasyonların astrolojik haritalarının değerlendirilerek özetlenmesi ana baslıklarımızı oluşturmakta.

Videolar



[/vc_column_text][/vc_column][/vc_row]