Bir toplumu oluşturan en önemli etkenlerden biri de bireydir. Birey doğumdan ölümüne kadar toplum içinde çeşitli katmanlardan geçerek belli bir sistemi devam ettirir. Çocukluk, ergenlik ve yetişkinlik dönemleri kapsamında çevresel faktörler sayesinde bir çok şeyi öğrenir ve bunları gözlemleyerek yapmaya çalışır. Beyinsel olarak sürekli kendini yenileme aldığı eğitimlere göre gelişme ve yetkinliklerini ortaya çıkarma gibi çeşitli teknikleri kullanarak toplumda bir statü sahibi olmaya çalışır.
Birey eğitim hayatından başlayarak, etrafındaki birçok olaya karşı farkındalık kazanır. Eğitim, çevre, aile, sağlık ve benzeri birçok konuda fikir sahibi olmaya başlar. Kimi zaman bazı çözümler üretmeye çalışır, kimi zaman üzerinde düşünerek bir katkı koymaya çalışır. Burada bireyin karşısına ilk kez okul yıllarında kulüp organizasyonları, iş hayatında sosyal çevre ve aktif olarak bir şeyler yapmak isterse de sivil toplum kuruluşları çıkar.
İşte bu aşamada birey etrafında gözlemdiği herhangi bir konuda fikirlerini, düşüncelerini ifade etmek bunu diğer bireylerle paylaşmak veya gönüllü bir organizasyona girerek bu konuda gönüllü bazı çözümler üretmek için çaba ve zaman harcar. Bu noktada bireyin bir bütünlük halinde bu çalışmaları yapmak istediği anda karşısına yepyeni bir kavram çıkar, ‘sosyal sorumluluk’ kavramı.
Sosyal sorumluluk kavramı, bireyler arasında genelikle bir kampanyaya katılım şeklinde anlaşılabilir. Sosyal medya üzerinden bir destek olarak veya bir zaman dilimi içinde belli bir projeye dahil olmak ve çalışmak veya CV’ye eklemek şeklinde bir olgu olarak da anılabilir. Bireysel sosyal sorumluluk kavramı ile ilgili olarak oturtmak istediğimiz kavram aslında bireyin belli bir zaman dilimi içinde, belli bir konuda yetkinliğini ortaya çıkartabilecek, plan ve fikirleri ile o kuruma öncülük edebilecek sosyal bir birey olmasını sağlamak olmalıdır.
Öncelikle bu kavramın gelişmesi için birey yetkin olduğunu düşündüğü bir konuda bir sivil toplum kuruluşu belirlemeli iletişim kanallarını kullanarak, o kurum ile ilişkilerini güçlendirmeli ve üreteceği projelerle kuruma yön vermelidir. Birey bundan çekinmemelidir, bunu ortaya koyduğu güçlü fikirlerle desteklemeli ve geliştirmelidir. Birey sosyal sorumluluk alanında geçici olarak değil, bir aidiyet duygusu ile bir sivil toplum kuruluşunda çalışmalı ve projeler üretmelidir. Ürettikçe o sivil toplum kuruluşu da gönüllü kaynaklarının nasıl ve daha iyi kullanıldığını görecektir.
Amaç geçici bir hedef olmamalıdır. Birey sosyal sorumlulukta ben de varım demelidir. Bunu gönüllü çalışmalarda en güzel şekilde ifade etmeyi de bilmelidir. Belki gelecekte bu sayede kurumsal sosyal sorumluluk kavramı yanına bir kavram daha da ekleriz, Bireysel Sosyal Sorumluluk kavramını.